Ama İzmir’de sivil toplum örgütlerinin liderleri her ay belirlenen
bir gündem için toplanırlar.
Aslında gündem olmasa bile toplanabiliyor olmalarını çok
önemsiyorum.
Bunun adına “başkanlar kurulu toplantısı” deniyor.
Bu kurulda hem ticaret, sanayi odalarının başkanları, hem meslek
odalarının, önemli sivil toplum örgütlerinin ve federasyonların,
konfederasyonların başkanları bulunuyor.
Yani geniş bir kitleyi kucaklayan kuruldan bahsediyoruz.
Ben İzmir’in demokrasiye bakışını, bir araya gelme kültürünü o
yüzden hep örnek gösteriyor ve bir rol model olması gerektiğine
inanıyorum.
Son dönemde “Karpuz gibi ayrıldık” ya da “Çok ayrıştık” gibi
yorumları çok sık duymaya başladık.
Bu toplumsal meselelerde bir araya gelemediğimizi gösteriyor.
Oysa konuşmak lazım, diyalog kurmak lazım, buluşmak lazım.
Hatta aynı fikirde olunmasa bile tartışmak lazım.
Toplumu ancak böyle ileriye götürebilir; uzlaşma zeminini ancak
böyle sağlayabiliriz.
Belki resmi bir kimliği yok bu başkanlar kurulunun, belki burada
konuşulanların resmi bir eylem planına dönüşmesi de zor.
Ama bir masa etrafında, bunca başkanın toplanıyor olması bile
İzmir’in artısıdır.
İşte bu fotoğraf da o toplantılardan birinde çekildi.
Türkiye’nin o yoğun gündemi içinde köşeme taşıyamamıştım.
Kadına şiddete dikkat çekmek için başlatılan “İzmir’i turuncuya
boya” kampanyası sırasında toplanan başkanlar kurulu turuncu
atkılarını takıp böyle poz vermişlerdi.
Diyorum ya, İzmir’in başkanları da farklıdır.
Bravo sana Göztepe
LİGİN ilk yarısı bitmek ü...