Önce Haluk Cansın, sonra Erkin Usman, ardından Nedim
Demirağ...
Şimdi de Şadan Gökovalı...
Sevdiğimiz, örnek aldığımız gazeteci dostlarımız bir bir bu
dünyadan göç ediyor.
Şadan abi kelimelerle dans eden biriydi.
Konuşurken bile şiir okur gibiydi.
Bir insanı, bir olayı anlatırken en zarif, en kibar, en olumlu
sözcükleri seçer ve öyle anlatırdı.
Tane tane, bir tiyatro sahnesindeymiş gibi...
Kendisini uzak taşranın cahil delikanlısı olarak tanıtırdı ama biz
onun o mütevazı halinin arkasında bir deha olduğunu bilirdik.
Halikarnas Balıkçısı ve Azra Erhat’ın manevi oğluydu.
Sadece...