EGE Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) geçenlerde ekonomist Ege Cansen’i ağırladı. Cansen, ekonomide sıkıntılar olduğunu ancak bazı sıkıntılı ortamların iyi gelişmelere de zemin hazırlayabileceğine dikkat çekti.
Ben de aynı görüşteyim.
Krizlerin terbiye edici bir etkisi olduğunu da unutmamalıyız.
O gün ESİAD Başkanı Fadıl Sivri de güzel bir konuşma yaptı.
Ve dedi ki...
“Ülke olarak Yeni Ekonomi Programı ile de uygun yerli üretimi
destekleyici bir şekilde topyekün reform gündemine dönmemiz
gerekiyor. Vergiden sosyal güvenliğe, tarımdan AR-GE’ye bir dizi
alanda nitelikli sanayi üretimini tetikleyen yapısal önlemlerle
ülkemizin sürdürülebilir bir ekonomi modeline geçmesinden başka
çaremiz yok.”
Çıkışın alternatif modelleri var tabii...
Ama ne olursa olsun, Türkiye’nin daha fazla üretmeye ihtiyacı
var.
ESİAD Başkanı Sivri’nin önerileri de şöyle...
“Öncelikle çıpalı bir ekonomi programı oluşturarak başta AB olmak
üzere uluslararası ilişkilerde paydaşlarımızla sağlıklı bir ortamın
yaratılmasını bekliyoruz. Siyasetin ekonomi üzerindeki ağırlığının
azaltılması, özerk kurumların bağımsız ve liyakate dayalı
çalışmasının tesis edilmesi ve Türkiye’de büyümenin üretim ve
teknoloji odaklı, daha akıllı, kapsayıcı ve sürdürülebilir olması
için gerekli zeminin yaratılması gerekmektedir...”
Ben Türkiye’nin geleceğine inananlardanım.
Bu dönemden hep birlikte, topyekün ve reformlarla aşacağız.
Trafikte bir rahatlama oldu
DİKKATİNİZİ çekmiştir, son birkaç haftadır İzmir trafiğinde
rahatlama var.
Gün içindeki yoğunluk gitmiş gözüküyor.
Elbette sabah işe gidiş ve eve dönüş saatlerini kastetmiyorum.
O saatlerde büyük metropollerin tamamında trafik yoğunluğu
yaşanıyor.
Londra, Paris, Madrid’te de bir yerden bir yere gidemiyorsunuz.
Strasburg gibi 500 bini geçmeyen nüfuslu bir yerde de...
Bizdeki sıkıntı kentlerimizin sonradan planlanmış olması, bu yüzden
alternatiflerin yapılamaması...
Ama şunu unutmamak gerekir.
Yaşanan trafik yoğunluğunun büyük kısmı da bizim yaptığımız
hatalardan kaynaklanıyor.
Yanlış yerlere park yapıyoruz, trafik kurallarını hiçe sayıyoruz,
bekleme yapılmaması gereken yerlerde duruyoruz.
Bence İzmir’deki yoğunlukta da bunlar etkili oldu.
Denetimler arttıkça, beklemeler olmayınca trafik akışı da
rahatladı.
Tabii, yapılması gerekenlerin listesi uzun...
Ben her fırsatta hatırlatıyorum.
İkinci çevre yoluna çoktan başlanmış olmalıydı.
Körfez geçiş projesine de çoktan başlanmış olmalıydı.
Özetle...
Kurallara uydukça, denetimler yapıldıkça trafik rahatlar.
Yoksa günün her saatinde kaos yaşamaya devam ederiz.
Ben de böyle düşünüyorum
TÜRKİYE Genç İş Adamları Derneği (TÜGİAD) Ege Şubesi’nde
geçenlerde seçim vardı. Can Yavaş ikinci kez başkanlığa seçildi.
Can başarılı bir dönem geçirmişti, ikinci döneminin de öyle
olacağını düşünüyorum.
Demiş ki...
“Toplumun gelişiminde STK’ların başı çektiğini söyleyebilirim.
Özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde tüm STK üyelerinin toplamı,
nüfuslarının neredeyse beş katına tekabül ediyor. Yani 1 kişi en az
5 STK’ya üye durumda. Örgütlü toplumu kandıramazsınız, STK’larda
çalışan gençleri doğru yoldan saptırmanız son derece zordur. Sadece
iş dernekleri değil, sosyal dernekler, sportif dernekler, sportif
faaliyet temelinde kurulmuş yapılar da gençlerin hem fiziksel, hem
ruhsal, hem de donanımsal yönden gelişiminde etki eden yapılardır.
Üniversite gençliğinin STK’ların kapısını aşındırması, onlara üye
olması, hatta STK’lara yön vermesi gerekiyor. Ancak bu şekilde
karşılıklı etkileşme ile toplumun refahı, ekonomisi ve dayanışması
artabilir...”
Katılıyor, ben de aynen böyle düşünüyorum.