BİRKAÇ yıl öncesinde İzmir’de kurvaziyerlere karşı mesafeli bir duruş vardı.
Daha açık yazayım.
Kruvaziyerle İzmir’e gelen turist turistten sayılmıyordu.
O günlerde bunu destekleyen çok sayıda yazı yazmıştım.
Ve biliyorsunuz, sonrasında büyük kruvaziyer şirketleri Türkiye’yi
destinasyondan çıkardılar.
İşte o zaman bu gemilerin değerini ve kente bıraktığı katkıyı daha
iyi anlamaya başladık.
Kuşadası’nı iyi bilenlerdenim.
Gemiler Kuşadası’nın hem süsü, hem de en büyük gelir kapılarından
biridir.
Bu durumdan en fazla etkilenen yerlerden biri de Ada’dır.
Ben esnafla, otellerle sık görüşüyorum.
Hepsi kan ağlıyor ve çok mutsuzlar...
O yüzden dünya turundaki Malta bayraklı ‘Azamara Journey’ isimli
kruvaziyer gemisinin Kuşadası’na gelişi büyük mutluluk yarattı.
Bir süredir aynı yakınmaları İzmir esnafından da duyuyorum.
Demek ki neymiş; kruvaziyerle gelen turist gerçek turistmiş.
Ve şöyle de bir istatistik var.
Sabah gelip akşam ayrılan o turist kafilesi var ya; beş yıl içinde
gezip beğendiği yerlere mutlaka bir kere daha gidiyor.
Gemiyle gelen turiste biz kendimizi beğendirmeye, sevdirmeye
bakalım o yüzden...
Onları birkaç yıl sonra yeniden gelecek insanlar olarak kabul
edelim.
Ben kruvaziyerleri limanların süsü olarak görüyorum.
O yüzden İzmir’e de çok yakıştırıyorum.
Öyle yarım ağızla değil, bu sefer tam destekleyelim ve İzmir için
elimizden geleni yapalım.
İzmir Marşı siyaset üstüdür
YA arkadaş...
İzmir Marşı’nın siyasetle ne ilgisi var.
İzmir Marşı hepimiz, birlikte söyleyelim diye bestelenmemiş mi?
Mutlu günlerimizde de, hüzünlü olduğumuzda da bu marşı söylemiyor
muyuz?
Değerlerimiz 80 milyon içindir.
Atatürkümüz de...