HEP yazıyorum.
Sosyal medyayı kullanıyorum, seviyorum, çok şey de öğreniyorum,
hatta eğleniyorum da...
Ama bazen gerçekten de iş çığrından çıkıyor.
Deprem gibi çok önemli ve içimizi acıtan bir olayı bile farklı
noktalara çekiyoruz.
Rızabey Apartmanı İzmir depreminin sembolüydü.
O apartmandan 91 saat sonra çıkarılan Ayda Gezgin de sembol
isimlerden biriydi.
İyileşen Ayda’yı babası kucaklayıp hastaneden çıkarırken
görüntülendi.
Ayda’nın bacakları çıplaktı.
Aman efendim; nasıl böyle çıkarılırmış, nasıl ayakları çıplak
olurmuş.
Bitmedi, saatlerce, günlerce konuşuldu.
Bak kardeşim.
Bilgisayarının başına geçip ahkam kesiyorsun; o tuşlara bastığında
kendini dünyayı yönetir gibi görüyorsun.
Sanki içine bir canavar kaçıyor ve elindeki keskin kılıçla önüne
geleni doğruyorsun.
Hayat böyle akmıyor ve sen o dünyanın içinde değilsin.
Baba Uğur Gezgin “Bunda garipsenecek ne var. Kızımı kucaklamak
istedim” diyor.
Bundan daha doğal bir şey olabilir mi?