Gündem öylesine hızlı değişiyor ki, hızına ulaşmak inanın mümkün değil.
Geçenlerde yabancı bir meslektaşımla konuşuyordum.
Dedi ki...
“Gazeteci olarak şanslısınız. Sabah ayrı, akşam farklı bir gündemle günü bitiriyorsunuz.”
Fransız gazeteci dostuma “Sizin hayatınız mı, bizimki mi daha iyi sence” diye sordum.
“Sizinki elbette” dedi ve ekledi:
“Bu, Türkiye’nin dinamizmini gösteriyor. Gelecekten korkmayın...”
Ben Türkiye’nin geleceğine inananlardanım.
Ama bir rezervim var.
İstiyorum ki, siyasetin biraz dışına çıkalım ve farklı şeyler konuşalım.
Örneğin çocuklarımızın eğitimini konuşalım.
Şu Eğitim Şurası’nda ele alınan konuları daha detaylandıralım.
Çocuklarımızın dijital dünyada ve yeni ekonomide daha başarılı olmalarını sağlayalım.
Örneğin teknolojik adımları destekleyelim. Gençlerimizin nanoteknolojide, biyoteknolojide, genetik bilimindeki projelerini, fikirlerini destekleyelim.
Örneğin sporda, sanatta yetenekli çocuklarımıza destek olalım.
Sanayide kendi teknolojilerimizi geliştirelim, kendi markalarımızı yaratalım.
Ama siyaset konuşmaktan bunları konuşacak az zamanımız kalıyor.
Siyasetten uzaklaşmak, Türkiye’nin meselelerine seyirci kalınması anlamına gelmez.
Aksine, Türkiye’nin normalleşmesi için gerekli diye görüyorum.
Neyse...
Mart seçimlerinden sonra daha az siyaset konuşmak dileğiyle...
Kartlar yeniden karılacak
Cumhur İttifakı’nın yerel seçimlerde olmayacak olması dengeleri değiştirebilir. MHP İstanbul’da aday çıkarmayacaktı, bu son karardan sonra çıkaracak. Ankara’da Melih Gökçek ismi öne çıktı. İzmir’de ise AK Partililer MHP oylarını garanti görüyorlardı. İsimler netleşmeden bir şey söylemek doğru değil ama İzmir’de MHP oylarının bir kısmı CHP’ye, bir kısmı da AK Parti’ye gidebilir. Tabii yine adaylara bağlı olmak üzere İYİ Parti ve HDP oylarının da Meclis’te kendi partilerine, büyükşehirde başka partilerin adaylarına gitme durumu mümkün.
Böyle olunca kartlar yeniden karılacak demektir.
Önce adayları görelim...