Hafta sonu İzmir’in hali perişandı. Alsancak’ın büyük bir bölümü taşan deniz nedeniyle sular altında kaldı. Karşıyaka’da Bostanlı ve Mavişehir’de hayat durdu. Trafolar patladı, elektrikler kesildi. Binlerce araçta büyük hasarlar oluştu. Esnafın zararı büyük, oturanların moralleri de bozuk... Sadece İzmir’de değil; İstanbul’da da benzer görüntüler vardı, Türkiye’nin birçok yerinden de benzer tablo söz konusuydu. Böyle günlerde herkes konuşuyor.
Hele seçimlere giderken partiler arasındaki rekabetten dolayı bu
görüntüler daha sık dile getiriliyor.
Bence hiç kimse bu konuyu seçim malzemesi yapmasın.
Çünkü bu siyaset üstü bir konu...
Burada herkesin suçu var, eksiklikleri bulunuyor.
Ne sadece bugünkü iktidarın, ne bugün belediye başkanlığı yapan
kadroların suçu...
Bu birikmiş, 100 yıllık bir sorun...
Şehirlerimizi iyi planlayamadık, kentsel dönüşümü yapamadık,
yeterli altyapıyı kazandıramadık.
Avrupa’nın en kalabalık şehirleri ne yazık ki bizde...
Şehir merkezine sıkışmış milyonlar bir arada yaşamaya
çalışıyor.
Köyler, kasabalar boşalıyor, herkes şehirde yaşamak istiyor.
Kimseyi eleştirecek bir halimiz yok.
Çünkü iş de, sosyal hayat da şehirlerde...
Bu kurgu kesinlikle yanlıştır.
Şehirlerimizi planlarken ne altyapıya bakıyoruz, ne de sosyal
yapısına...
Ketlerimiz böyle giderse tıkanacak, sorunlar daha da büyüyecek.
Bu kaçınılmaz.
Çünkü ne yapsanız yetmiyor, ne kadar harcasanız da kaynaklar
yeterli gelmiyor.
Kentsel dönüşüm ‘yık yenisi yap’ değildir.
Planlı, modern, yaşanabilir şehirler yaratmaktır.