GEÇEN haftaki bir yazımda Tarım Gıda Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TAGYAD) Başkanlığı yapan İsmail Uğural’a Hollanda’da katıldığı konferansta Japon bir gazetecinin sorduğu soruyu yazmıştım.
Soru şöyleydi.
“Türkiye’nin tarım ve gıda alanında çok büyük potansiyeli olduğunu anlatıyorsunuz. Peki ama neden bu potansiyeli yansıtan ölçüde tarım ve gıda ihracatınız yok?”
Uğural, bir süredir katıldığı kongrelerde “Türkiye gerçekleştirdiği projeler ile artık bir dünya kongresi düzenlemeyi hak ediyor” konusunu işliyor.
Gerçekten de Türkiye son yıllarda önemli ve dikkat çeken projeler gerçekleştiriyor.
Ama tarımsal ihracatı çok daha fazla olmalı.
Bunu başaran ülkeler var.
Örneğin Hollanda, Brezilya, Yeni Zellanda gibi...
***
Uğural’ın temsil ettiği tarım yazarları belli ki önümüzdeki günlerde bu konuları işleyecek.
Tarım ve gıda ürünlerinde Türkiye’nin ihracatı yaklaşık 18 milyar dolar; bunun 12 milyar doları gıda, 6 milyar dolar kadarı da tarımsal ürünlerden oluşuyor.
Türkiye 200’e yakın ülkeye 1700’ün üzerinde gıda ürünü ihraç ediyor. 150 milyon ton da bitkisel ve hayvansal üretim yapılıyor.
***
Bu rakamları Uğural’a yorumlattırdım, şöyle diyor.
“Üretim miktarları Türkiye’yi dünyanın en önemli tarım ülkelerinden biri yapıyor. Bu çok büyük ve stratejik bir avantaj. Gerçekten de tarım ve gıda sektörü ulusal ekonomi için bir istihdam deposu ve emniyet sübabı işlevi görür. Şimdi burada Japon gazetecinin sorusuna gelirsek; 18 milyar dolarlık ihracat ulusal potansiyelin çok altındadır. Hele 40 milyar dolarlık hedef koyulan 2023’e beş yıl kaldığı düşünülürse söz konusu rakama ulaşmak ne yazık ki çok zor gözükmektedir. Öyleyse yapılacak iş bellidir. Türkiye tarım ve gıdada ihracata odaklanmalıdır. Bu performans hedefi Tarım ve Orman Bakanlığı ile birlikte özellikle bir devlet politikası şeklinde ele alınmalı ve bu doğrultuda işlerliği olan yol haritasına dönüştürülmelidir. Türkiye bunu başarabilir. Çünkü aslında ülkemiz 100 milyar dolarlık tarım ve gıda ihracatına ulaşabilecek bir potansiyele sahip bulunuyor. Yanı sıra tarım ve gıda sektörünü bir bütün olarak ısrarcı ve akılcı biçimde ihracata yönlendirecek destekleme ve teşvik politikalarının bölgesel ve ulusal ekonomi üzerinde çok ciddi çarpan etkileri olacağını da unutmamak gerekir.”
***
Tarım Türkiye için önemli bir alan...
Ve Ege Bölgesi sonsuz imkanlar sunuyor.
Muhalefette benim gördüğüm
SEÇİM sonuçlarının İYİ Parti ve CHP’de dalgalanmalar yaratacağı belliydi. Nitekim İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partiyi kurultaya götürüyor, üstelik aday olmadığını açıkladı. Parti yöneticileri Akşener’siz yola devam etmeyeceklerini, imzaları toplayıp aday göstereceklerini söyleseler de Akşener kararını sosyal medya hesabından yineledi.
CHP’de ise İnce destekçileri imza toplamayı sürdürüyor. Ay sonuna kadar imzaların tamamlanmış olması gerekiyor.
Toplanır ya da toplanmaz; kurultay talebi hiç bitmeyecektir.
Görünen olay şudur.
Özeleştiri yapmadığı sürece muhalefetin toparlanması zor olacaktır.
Siyasetten hep uzak durmaya çalışmışımdır.
Ama bizim mesleğimiz ister istemez bu ortamların içinde olmamamızı zorunlu kılıyor.
Gözlemim şu...
Siyasetçilerimizin hatayı başkalarında bulma gibi bir yanlışı var. Başkaları ya onları anlamıyor, ya da hep bir engeller dizisiyle karşı karşıya kalıyorlar.
Oysa siyasetin imkanlar sanatı olduğunu hep unutuyorlar.
Siyaset yapanlar bu imkanları ya bilecekler ya da bulacaklar.
Yoksa sonuç almaları çok zor olur.
Muhalefetin böyle bir derdi var işte...
Suçu başkalarında arıyorlar...
Emniyet’in başına Uzunkaya
İZMİR Emniyet Müdürlüğü döneminden Celal Uzunkaya’yı tanıyoruz. İzmir’den Antalya’ya gitmişti. Ardından da Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı görevini yürüttü. Şimdi de Emniyet Genel Müdürlüğü koltuğuna oturdu. Kendisine başarılar diliyoruz.
20 yıl sonrasını
düşünerek yazıyorum