Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı ile sohbet ediyorduk.
Yiğitbaşı dedi ki...
“Başlangıç hedeflerimizi çoktan geçtik. 10 bin öğrenciye ulaştık.
Daha da büyüyebiliriz. Ama dünyanın en önemli üniversitelerinin
öğrenci sayıları 10 binlerde... Biz kalitemizi artırıp uluslararası
arenada söz sahibi olan, yeni fikirler üreten ve bunları ihraç eden
bir üniversite olmak istiyoruz. Bütün veriler ve gelişmeler de
gösteriyor ki, Yaşar Üniversitesi emin adımlarla büyüyor...”
***
Yiğitbaşı bu sözleri söylerken ben de geçmişe gittim.
Selçuk Yaşar ile tanışıklığım gazetecilik öncesine de dayanır.
Ama mesleğe başladıktan sonra hem sık görüşmeye başladık hem de
patronu olduğu gazetede birlikte çalışma imkanım oldu.
Selçuk Bey’in birçok hayali vardı.
Çoğunu hayata geçirmiş bir işadamıdır.
Ama bu hayallerin başında emin olun üniversite gelir.
Üniversitenin kuruluşu aslında Yaşar Holding’in sıkıntılı olduğu
bir döneme denk gelmesine rağmen, Selçuk Bey frene basmamış, grubun
üniversite konusunda önünü açmıştır.
Bugün görüyorum ki İzmir’in gurur duyduğu bir üniversite oldu
Yaşar...
Ve giderek tercih edilen bir eğitim kurumu haline dönüştü.
Bir İzmirli olarak, Selçuk Yaşar’ı ve Yaşar ailesini yakından
tanıyan biri olarak ben de çok mutluyum.
İyi bir ekiple çalışınca
her şey daha kolay olur
Üniversitenin rektörlük koltuğunda benim de yakından tanıdığım bir
isim var. Cemali Dinçer...
Ahmet Yiğitbaşı’yla sohbet ederken Dinçer de vardı.
Kendisinin Türkiye’ye dönüş hikayesi ilginçti.
Bilkent’in kurucusu İhsan Doğramacı Amerika’ya gelir. Başarılı Türk
hocaları geri dönmek için ikna turundadır. Cemali Dinçer de o
isimlerden biridir.
Ne yapar eder Dinçer’i ikna eder. Ama ona ABD’deki imkanları neyse
iki katını teklif eder.
Daha da önemlisi yurtdışındaki konferanslara katılması, dersler
vermesi, dersler alması, bilimsel araştırmalara katılması için
teşvik eder.
Şimdi Cemali Dinçer diyor ki...
“O gün Bilkent’teki mütevelli heyetinin desteğini nasıl arkamda
hissettiysem, bugün Yaşar’da da aynı şeyi hissediyorum. Bilimin
önünü açan, teşvik eden, hocalarımızı ve öğrencilerimizi Türkiye
vizyonundan çok daha öteye taşımak için çaba gösteren bir ekiple
çalışıyorum. Ve bundan çok mutluyum, gurur duyuyorum...”
Siyasetin konuşulmadığı, bilimin öne çıktığı, gelecek hayallerinin
konuşulduğu bir ortamda sohbet etmek nasıl iyi geldi anlatamam.
Geri dönüşte İzmir faktörü