AK Parti’nin 40 ildeki belediye başkan
adaylarını açıkladığı töreni izledim. Gerçekten, bir propaganda ve
iletişim başarısıydı.
Bütün TV kanalları, salona tertibat kurmuş, en önemli yüzlerini
oraya getirmiş, toplantıyı canlı yayınlayıp, canlı
yorumlatıyordu.
Konuşulanları dinledikçe, törenin “adayların”
değil, “belediye başkanlarının” açıklandığı
toplantıyı izlediğim hissine kapıldım.
Meslektaşlarımın yorumlarına bakılırsa, seçimleri boşuna yapıyoruz.
Oysa durum o kadar da göründüğü gibi değil.
Parti Sözcüsü Ömer Çelik, geçen hafta çok net bir
şekilde Ankara, İstanbul ve İzmir
adaylarının da açıklanacağını söylemişti. Buna karşın, açıklanan
adaylar arasında Ankara İstanbul ve
İzmir yoktu.
TEREDDÜT YARATAN SORULAR
Açıklamanın yarına bırakıldığı söyleniyordu.
Ankara’da Mehmet Özhaseki,
İzmir’de Nihat Zeybekci isminde
bir sorun olmadığına göre, bu gecikme İstanbul adayından
kaynaklanıyor olabilir miydi?
Kaynaklarım, TBMM Başkanı Binali
Yıldırım’ın İstanbul adaylığı için
gönüllü olmadığını, hatta kabul etmek istemediğini söylüyor. Bu
nedenle de kendisinin kararı beklenmeden isminin kesinleşmiş gibi
açıklanmasından rahatsız olmuş.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yaptığı
görüşmelerde konu henüz karara bağlanmamıştı.
“Evet” demeden önce sahadaki duruma bakması, şu
sorulara yanıt bulması gerekiyordu:
– En büyük rakibi kim olacaktı? Gürsel Tekin mi
Muharrem İnce mi yoksa Ekrem
İmamoğlu mu?
– Ekonomik sorunlar, işsizlik, fiyat artışları ve iktidar
yorgunluğu, partinin oylarını düşürüyor mu?
– Milliyetçi ve Kürt seçmenlerin eğilimi ne yönde?
– MHP aday çıkarmadı diye bütün
MHP’liler kendisine mi oy verecekti yoksa
MHP ile ittifak tavanda mı kalacak?
– CHP, Gürsel Tekin gibi bir ismi aday gösterirse
hem HDP’nin tabanındaki Kürtlerin, hem AK
Parti’ye oy veren muhafazakar Kürtlerin oyunu alır mı?
– MHP tabanından oy alamadığı gibi Kürtlerin oyunu
da kaybederse İstanbul’u kazanma şansı olur
mu?