Ankara’nın batı ittifakının aleyhte bütün
girişimlerine rağmen Rusya’dan
S-400 satın alması, Suriye’nin
ABD öncülüğündeki batı ittifakı tarafından kontrol edilen kuzey
doğu bölgesine askeri operasyon yapacağını duyurması, bu kırılmanın
en önemli somut sonuçlarıydı.
Bugünlerde “Türkiye gerçekten Suriye’de ABD’ye rağmen adım
atar mı? Fırat’ın doğusuna girer mi?” diye soranlara,
“Türkiye ABD’ye rağmen S-400 alır mı” sorusunu ve
işin sonucunu hatırlatarak yanıt veriyorum.
Evet, Türkiye “Fırat’ın
doğusu”nda, bütün sınır boyuna olmasa da YPG/PYD’nin (daha
doğrusu PKK’nın) hareket alanını daraltabilecek bazı bölgelere
girebilir, hatta Kuzey Irak’taki
Bamerni ve Başika’daki gibi
askeri üsler kurabilir. Ancak bunu ABD’ye rağmen
değil, ABD’nin onayıyla yapabilir.
Nereden mi çıkarıyorum?
Taşları yerine yerleştirip, çıkan fotoğrafa bakıyorum:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın
ABD heyeti Ankara yolundayken
“Güvenli Bölge” için adım atacaklarını duyurması,
Ankara’da kritik görüşmelerin başladığı dakikalarda ABD
Savunma Bakanlığı’nın Türkiye’nin
“tek taraflı” adım atmasının “kabul
edilemez” olduğunu ilan etmesi perde önündeki
gelişmeler.