En iyi savunma taarruzdur.”
Savaş stratejistlerinin en sık kullandığı cümledir bu.
Hayatın her alanında, özellikle de siyasette çok fazla yer buluyor.
Bugün Türkiye siyasetinin en önemli unsuru haline gelen ittifaklar konusunda da bu cümlenin yansımasını görüyoruz.
Ülkeyi Cumhur İttifakı yönetiyor. Ekonomimiz tam anlamıyla “berbat” durumda.
Fiyat istikrarı bitmiş, gıda enflasyonu almış başını gitmiş, hem sanayide hem tarımda girdi maliyetleri tarihte görülmemiş kadar artmış, üretim durma noktasına gelmiş, ülkeyi yönetenlerin israfı tam gaz devam ediyor, ihaleler sürekli yandaşlara veriliyor, büyük halk kesimleri yoksulluğun dibini görürken, iktidarın yarattığı zengin elit zenginleşmeye devam ediyor.
(Sadece şunu anımsamanız dahi yeterli: Zenginlerin Kur Korumalı
Mevduat hesaplarında yer alan paralarına eklenen milyarlarca
liralık kur farkı yoksulların ödediği vergilerden tahsil ediyor.
Zenginler hem bankalardan faiz alıyor, hem hazineden kur farkı.
Böylece sahip olduğu sermayeyi üretim yapmaya, istihdam yaratmaya
ayırmak yerine, parayla para kazanmaya devam ediyorlar.)
Diğer taraftan ortaya saçılan kirli ilişkilere, yolsuzluk ve usulsüzlükleri sıralasam, SÖZCÜ'nün sayfaları yetmez.
Cumhur İttifakı ülkeyi büyük bir yoksulluğa itmiş. Ülkenin Cumhurbaşkanı sokağa çıkıp vatandaşın, esnafın, çiftçinin sorunlarını dinlemeyeli aylar yıllar olmuş. “İsteyen iş bulur”, “Manda yoğurdu ve Medine hurması, kestane balı ve yulaf ezmesi yiyin şifa niyetine”, “gençler dünyayı gezsin” diyecek kadar ülke gerçeklerinden uzaklaşmış.