Türkiye'de fiyat artışlarının arkasında enerji maliyetlerinin önemli bir payı var. Biz vatandaşlar hem doğrudan yüksek elektrik, doğalgaz ve akaryakıt faturaları ödüyoruz hem üreticilerin fiyatlara yansıttığı enerji maliyetlerine katlanıyoruz.
Yazımı yazmaya hazırlanırken elime iki belge geçti. İkisi de ülkedeki ekonomik durumun vahametini gösterir nitelikte:
1) İlki BOTAŞ'tan Kullanıcı Birlikleri'ne gönderilmiş. Anladığım kadarıyla kullanıcı birliği Organize Sanayi Bölgesi (OSB) gibi işletmelerin bir araya geldiği ve “ehil alıcı” olarak doğalgazı dağıtımcılardan değil, doğrudan kaynağından satın alan kurumsal yapılara deniyor.
Üzerinde “gizli” ibaresi olan yazıda, özetle söylemek gerekirse “mevsimsel koşullar nedeniyle tüketimin arttığına ve yurt dışı kaynaklarından arz kısıntısı yaşandığına dikkat çekiliyor ve ikinci bir bildirime kadar işletmelerin günlük doğalgaz çekiş miktarı mevcut sözleşmedeki miktarın yüzde 60'ı ile sınırlandırıyor”
Yani BOTAŞ'la sözleşmesinde günde 100 birim doğalgaz çekileceğini taahhüt eden bir birlik, ikinci bir bildirime kadar en fazla 60 birim doğalgaz alabilecek.
Organize sanayi bölgesinde fabrikası olan bir kaynağıma bunun ne anlamına geldiğini sordum. Şu yanıtı verdi: “Yüzde 40 daha az üretim, yüzde 40 daha az ihracat ve elektrik kesintisi demek.”
Sanayiciyi zaten yüksek faturalar vuruyordu. Bu yetmiyormuş gibi bir de kesinti başladı. Bu koşullar altında Türkiye üretim kapasitesini, ihracatı ve istihdamı nasıl artırabilir ki?
2) İkinci belge TRT'den elektrik dağıtım şirketlerine ve ehil tüketici olan organize sanayi bölgelerine gönderilen bir yazı.
O belgede de özetle şöyle deniliyor:
“Elektrik faturalarındaki TRT payı 1 Ocak 2022 itibariyle kaldırılıyor. Ancak 1 Ocak'tan sonra gelen faturalara dair ölçümler 31 Aralık 2021 öncesindeki tüketimi kapsıyor. Elektrik faturalarının 31 Aralık 2021 öncesine ilişkin bölümlerine TRT payı da yansıtılsın ve tahsil edilsin.”