Ülkenin en doğusundaki o masum ve yalnız kenti anlatmaya, tanıtmaya çaba gösteririm. Yoksulluk ve yoksunluk kaderi olmasın diye kentin kalkınması için atılan her adıma elimden gelen desteği vermeye çalışırım. Bunu yapan siyasetçilere hangi partiden olduklarına bakmaksızın minnet duygularımı sunarım. “En uzağa” gönderildikleri halde, Kars için canla başla çaba gösteren bürokratları da baş tacı ederim.
Ankara’daki Atatürk Kültür Merkezi alanında dün başlayan “Kars Ardahan ve Iğdır Günleri” etkinliğine bu anlayışla gittim. Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan her zaman olduğu gibi, sivil toplum örgütlerinin kısıtlı olanaklarla gerçekleştirdiği bu etkinlikte de hemşerilerinden desteğini esirgemiyordu.
BİR DİLİM ‘KETE’DEN SONRA
Açılan stantları gezerken, biri Kars’ta “kete” denilen çörekten ikram etti. Çok başarılıydı. Bir hemşerim, “Nasıl, Kars’ta yedikleriniz mi güzel, bu mu?” diye sordu.
Soru bende hiç beklenmedik bir çağrışım yaptı. Nenemin (babaannemin) yaptığı keteleri anımsadım. “Nenemin ketelerini tutmaz ama sizinki de çok iyi” dedim. AKM’de geçirdiğim bir saat içinde, Karslıların sergilediği ürünlerden, büyüdüğüm Kentin lehçesiyle konuşan insanlardan, etraftan gelen Kars ezgilerinden çok etkilendim.
Oradan ayrıldıktan sonra Karşıyaka Mezarlığı’na giderek nenemin mezarını ziyaret ettim. Ölmeden bir hafta önce hastaneye yatırmış ve son nefesini verene dek yanında kalmıştım. Son günlerini yaşadığının farkındaydı. Ben de farkındaydım.