Aylardan Temmuz’dur. Kuru bir sıcak vardır. Güneşle aranızda sanki hiçbir şey kalmamıştır. O derecede yakıcıdır.
Tarlanın başına gelirsiniz. Önce suyunuza ve azığınıza serin bir yer ayarlarsınız. En kötü biraz ot biçip yığın yapıp gölgesine yerleştirirsiniz. Örsünüzü indirir, çekicinizi yerine koyarsınız. Kırılmasın diye özen gösterdiğiniz masatları (uzun bileme taşı) belinizdeki kılıfa yerleştirirsiniz. Sağdan sola doğru biçecekseniz, tarlanın en solundan başlarsınız. Birinci kolu bitirdiğinizde kaslarınızdaki gerilmeyi hissedersiniz. Biçtiğiniz ilk tarla değilse elleriniz nasır bağlamıştır, acı dahi hissetmezsiniz.
Salladığınız tırpan görmediğiniz bir taşa çarptıysa sizi sinir eden bir ses çıkar. Önce taşa lanet edersiniz, sonra tırpanı masatlarsınız. Masadı keskin uçta bir aşağı bir yukarı kaydırırken, size dinlenme fırsatı verdiği için biraz önce lanet ettiğiniz taşa bakışınız değişir. Tarlanın yarısına geldiğinizde masatla düzeltemediğiniz yerleri çekiçle düzeltmeniz gerekebilir. Oturursunuz örsün üzerine ve çekiçle tırpanın keskin tarafını döversiniz. Peşi sıra bir masat daha atarsınız. O 5-10 dakika var ya… Tarlada geçireceğiniz en konforlu...