Birkaç yıl önce evimizin balkonunu kapatarak kendime resim atölyesi yapmıştım. Ne zaman canım sıkılsa, sakinleşmek istesem, oraya kapanır resim yaparım. Tuvaller, boyalar, bitmiş resimler, sanat kitapları yetmiyormuş gibi, atmaya kıyamadığım her şeyi de orada saklarım.
Bu hafta sonu çalışmak istediğimde fark ettim ki adeta hareket edilemez hale gelmiş. Haliyle biraz ayıklamaya, işime yaramayanları atmaya karar verdim.
İlk açtığım kutuda onlarca kaset çıktı.
Tek tek bakarken, sıkışan, kopan kasetleri şeffaf bantla yapıştırıp, tükenmez kalemin etrafından döndürerek sardığım, tamir edilemez olanları bisiklet süslemede kullandığım günler geçti gözümün önünden.
Zülfü Livaneli, Melike Demirağ, Ahmet Kaya ve Selda Bağcan kasetlerini lisede solcu olacağım diye dinlemeye başlamıştım.
Grup Yorum, Grup Kızılırmak, Adalılar, Metin-Kemal Kahraman “devrimci üniversite öğrencisi” olmak istediğim günlerdendi.