Kendisi Musul’un güneyinde yeri gizli tutulan, Irak ordusunun kontrolünde, BM denetiminde bir kampta. Kucağında üç aylık bebeği var. 27 yaşında, Cezayir kökenli bir Fransız. Adının gizli tutulmasını özellikle istiyor. Söylediğine göre, her şey eşinin elindeki biletleri göstererek, “Hadi Türkiye’de bir hafta tatil yapalım” demesiyle başlamış. Ancak Türkiye’ye geldikten sonra durum değişmiş. Suriye’ye oradan da Irak’ın Musul kentine geçip IŞİD’e katılmışlar. Durumu anlayınca kaçmaya karar vermiş. Dört ay sonra Musul’dan Tel Afer’e kaçmayı başarmış. Gözyaşlarına boğularak beş yaşındaki oğlunun, oynadığı sokağa düşen füze nedeniyle öldüğünü anlatıyor. “Bize neden bunu yaptı” diye sitem ettiği eşi de Musul’daki çatışmalarda ölmüş. Tek isteği Fransa’ya geri dönmek.
Rus Televizyonuna, Rusça konuşan başka bir kadın, “Irak’a istemeden geldim. Eve dönmek istiyorum” diye yakarıyor. Birçok kadının, savaşmak ya da öldürmek için değil, eşleri birlikte yaşamak için Irak’a geldiğini savunuyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Annem benim için geldi ama onu da tuttular. IŞİD kimsenin gitmesine izin vermiyordu. Tıbbi tedaviye ihtiyaç duysak bile. Kim burada yaşamak ister ki?”
O iki kadından bir gün öncesinden, 10 Eylül’den, bir başka görüntü: Bir kadın, Irak askerleri arasında oturuyor. Diğer iki kadın çarşaflı ama bu kadının üzerinde askılı askeri kamuflaj kıyafeti var. Yani kolları ve başı açık. Bir bebek kucakta, üç çocuk etrafta dolanıyor. Irak Televizyonu’nun iddiasına göre Ninova’daki askeri birliğe intihar saldırısı düzenlemek isterken yakalanmıştı. Videonun üzerindeki ses Arapça ama kadının “Menim kişim öleli 3 il olmamış” sözleri duyuluyor. Haberin çevirisinden de kadının Azeri olduğu, üç yıl önce Türk(Azeri de olabilir) eşiyle Irak’a geldiği ve eşinin bir hava saldırısında öldüğü anlaşılıyor. Daha sonra başka bir IŞİD mensubu ile evlenmiş ve Irak ordusu Tel Afer’i de kuşatınca, bu saldırıya zorlanmış.