CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun elektrik faturasını ödemeyeceğini açıkladığı gün birçok insandan “doğru mu yapıyor” sorusunu duymuştum.
Yorumlaması gerçekten zor bir durumdu. Tıpkı, TÜİK, MEB, Et Süt Kurumu ziyaretleri gibi…
Bir taraftan “Ana Muhalefet Lideri” seviyesinde dikkat çekici bir çıkıştı ve yurttaşların yaşadığı ciddi sorunların gündeme gelmesini ve tartışılmasını sağlıyordu.
Ancak diğer taraftan “sonuç getirmeyen üst düzey bir eylem” olarak tarihe geçme riski taşıyordu. Zira Kılıçdaroğlu'nun kapılarda ya da evde karanlıkta kalması bir nebze de olsa “zayıflık” olarak yorumlayanlar da çıkabiliyordu.
Ankara'da elektrik dağıtımını üstlenen Enerji Sa geçen hafta Kemal Kılıçdaroğlu'na faturasını ödemediği takdirde 21 Nisan'da elektriğinin kesileceğini bildirmişti.
Ancak daha önce sorun çözülene dek elektrik faturasını ödemeyeceğini deklare eden Kılıçdaroğlu uyarıyı dikkate almadı.
Buna karşın parti kurmayları, elektriğin kesilmesi durumunda Kılıçdaroğlu ailesi karanlıkta ve zor durumda kalmasın diye çözüm arayışına girdi.
Başta jeneratör düşünüldü. Ancak mazot tüketimi, gürültü gibi
nedenlerle başka alternatifler de ele alındı. Bazı kurmaylar, evin
elektrik ihtiyacının 5 kilovatlık güneş enerjisi panelleriyle
karşılanabileceğini ifade ettiler.
Buna karşın Kılıçdaroğlu, “şimdilik bir şey yapmayın, kessinler de o zaman” diyerek önlem alınmasına izin vermedi.
Ben yazımı yazarken Kılıçdaroğlu basın toplantısını henüz yapmamış, elektriğinin kesilmesine karşı ne yapacağını henüz duyurmamıştı.