Arthur Schopenhauer’in Parerga ve Paralipomena: Küçük Felsefi Yazılar isimli kitabında şöyle bir bölüm var:
“Soğuk bir kış günü, bir grup kirpi, birbirlerinin sıcaklıklarından yararlanıp donmamak için sıkıca birbirlerine sokulurlar. Ancak keskin dikenlerinin birbirlerine zarar verdiğini hisseder ve birbirlerinden uzaklaşırlar. Isınma ihtiyacı onları bir kez daha bir araya getirdiğinde, birbirleri için en uygun mesafeyi bulana kadar çabalarlar.”
Schopenhauer, bu gözlemini insan ilişkileri üzerinden ele alır ve şu tespiti yapar:
“Hayatlardaki boşluklar ve monotonluğun yarattığı toplum ihtiyacı insanları bir araya getirir. Ancak nahoş ve itici nitelikleri, onları bir kez daha birbirlerinden ayırır. Sonunda keşfettikleri ve bir arada olmalarını sağlayan ortalama mesafe, nezaket ve görgü kurallarıdır. Buna uymayanlara İngiltere’de ‘mesafeni koru’ deniyor. Bu sayede, karşılıklı sıcaklık ihtiyacının yalnızca kusurlu bir şekilde karşılanacağı doğrudur, ancak diğer yandan, dikenler hissedilmeyecektir.”
Bu tespitler, Sigmund Freud tarafından da irdelenir ve...