Türkiye zaten Suriye’de Fırat Nehri’nin kuzeyindeki bölgede güvenli bölge oluşturma, gerekirse YPG’ye karşı askeri operasyon düzenleme konusundaki kararlılığını her fırsatta dile getiriyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “bugün-yarın” diyerek gün dahi veriyordu. O nedenle telefon görüşmesinden sonra yaşanan gelişmeler Türkiye açısından rutindi ve “düğmeye basma” aşamasındaydı.
Ancak ABD’de yaşanan gelişmeler olağanüstüydü. Fırtınalar kopuyordu ve Trump bir gün içinde bir taraftan diğerine savruluyordu.
Öyle ki Beyaz Saray, Erdoğan-Trump görüşmesi hakkında açıklama yaptığında neredeyse bütün TV kanallarında birinci haber Trump’ın Ukrayna liderinden askeri yardım karşılığında muhtemel rakibi Joe Biden hakkında bilgi istemesiydi. Yeni kayıtlar ortaya çıkmıştı ve senato o kayıtların kaynağını korumak için olağanüstü güvenceler vermeye hazırlanıyordu.