İstanbul seçimi nihayet tamamlandı ve Ekrem
İmamoğlu Büyükşehir Belediye Başkanı olarak mührünü
selefinden teslim aldı, işbaşı yaptı.
Bu artık “olağan” süreç olarak karşımızda.
AK Parti’nin YSK’ya yaptığı itiraz ve YSK’nın izleyeceği süreç ise
“olağanüstü” olacak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “YSK
noktayı koyduğu zaman bizim için de mesele bitmiştir. Ondan sonra
yola devam. Tartışmaları geride bırakıp asıl gündeme
odaklanmayız” ifadesiyle olağan ile olağanüstü süreç
arasındaki ayrım daha da netleşmiş oldu.
Birkaç gün İstanbul’da geçirip Ankara’ya döndükten sonra gördüm ki
YSK’nın iptal yönünde bir karar alma ihtimali çok düşük.
AK Parti’nin “makul çoğunluğu” da bu durumu
kabullenmiş görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
“asıl gündeme odaklanmalıyız” sözleri birçok AK
Parti’li tarafından dile getiriliyor.
Zira ekonomide, dış politikada çok fazla sorunlu konu var ve
vakitlice tedbirler alınmazsa durum daha da kötüye gidebilir.
Peki Ankara’da böyle bir bakış hakimken, İstanbul’da 17 gün boyunca
yaşananların nedeni neydi?
Lafı dolandırmadan kitabın ortasından yanıt vereyim:
“Kaybedenler kulübü…”
Yani:
– Seçim İşlerinden Sorumlu yetkililer, İstanbul teşkilatı ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin el değiştirmesi ile çok şey
kaybedecek olan bir grup.
– Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ellerinde çok sağlam
bilgi ve belgeler olduğunu söyleyerek İstanbul’da seçimin
kesinlikle iptal edileceği bilgisini verenler.
– Kampanya boyunca hak ettiği desteği vermedikleri halde
Binali Yıldırım’ı 31 Mart gecesi kürsüye çıkartıp
“kazandık” dedirtenler.
– İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, Mersin, Bolu gibi büyük
kentlerin muhalefete kaptırıldığını, ülke nüfusunun yüzde 49’unun,
ekonominin y...