Yeni yılın üçüncü günündeyiz.
Ne belediye başkan adayları, ne piyango milyoneri.
Herkesin gündemi “25 kuruşa naylon poşet”.
1 Ocak’tan itibaren zincir marketler yasa gereği plastik poşeti 25
kuruşa satmaya başladı. Sonra bir sürü kasa önü muhabbeti…
Malum, “poşet” sözcüğü, “küçük çanta, küçük cep” anlamında kullanılan “pochette” sözcüğünün Fransızcadan dilimize uyarlanmış halidir.
“Naylon-Nylon-” ise geride bıraktığımız 84 yıl dünyaya damgasını vurmuş bir sorunlu bir kimyasalın adıdır.
Tamamen insan üretimidir. Organik hiçbir içeriği yoktur. Geri dönüşümü zordur, bir nevi ölümsüzdür.
1935’te üretildiğinde mucidi Wallace Carothers adını “fibre 66” koydu.
Başlangıçta kadın çoraplarında ipek yerine kullanıldı. Çok büyük sükse yaptı.
Ancak Carothers’ın çalıştığı şirket, “Fibre 66” ismini yeterince ticari bulmadı ve yeni bir isim aramaya başladı.
Tam 400 öneri toplandı.
“Duparooh”, “Wacora”, “Delewear”, “Dusilk”, “Reyamide”, “Silkex” ve “no-run” reddedilen önerilerden bazıları.
Peki “Nylon” ismi nereden çıktı?
Üç rivayet var: “No-Run” ismindeki harflerin bazıları rastgele değiştirilmiş, ekleme yapılmış ve hiçbir anlamı olmayan ama kulağa hoş gelen “nylon” ismi tercih edilmiş. New York – Londra arasında seyahat eden mucit iki kimyacı, iki kentin isimlerinden yola çıkarak “nylon” kelimesini uydurmuş. Dupont’un, “bu sentetik lifler Japonların ipek ihracatına darbe vuracak” düşüncesiyle ürettiği bir sloganın kısaltması: “Şimdi kaybettin yaşlı Japon -No...