Sürekli okurlarım artık fark etmiştir. Bazı olayları bir hafta tartışıldıktan sonra yazıyorum. Kimin ne dediğini, nasıl bir tavır aldığını gözlemleyip, her boyutuna odaklanıp detaylı bir analiz yapmaya çalışıyorum. Adana’da hafta başında yaşanan “Kuytulcular” eylemine yönelik polis müdahalesi de benim için o olaylardan biriydi.
Polisin müdahalesi, liberal, sol, merkez sağ camiada sadece “gösteri ve toplu yürüyüş hakkının ihlali”, ya da “kolluk kuvvetlerinin orantısız güç/şiddet kullanımı” üzerinden tartışıldı.
Oysa o gün Adana’da yaşananlar muhafazakarlar arasında, özellikle de 28 Şubat döneminde bedel ödeyen, başörtülerini çıkarmadıkları için ikna odalarına alınan, okullarına alınmayan, karakolluk olan kadınlar tarafından başka bir şekilde tartışıldı.
Star Gazetesi yazarı Sibel Eraslan’ın “Başörtülü bir kadının elindeki copla, kemiklerini kırarcasına bir başka kadını dövmesi beni tam anlamıyla şoke etti” sözleri, aslında muhafazakar camiada çok geniş bir kesimin vicdan sesi olmuştu. Kendisine gelen destek bunun göstergesiydi.
Olaydan iki gün sonra AK Parti’ye...