Yılı hatırlamıyorum. Büyük ihtimalle ilkokul dördüncü sınıftaydım. Çoğu beşinci sınıflardan oluşan Atatürk İlkokulu takımındaydım. Okullar arası bir bilgi yarışmasındaydık.
Hepimizin üzerinde siyah önlükler, beyaz yakalar. Saçlarımız üç numara. Benim kulaklar kepçe. Sürekli akan burnum kırmızı.
Bütün sınavlarda soruyu okuduktan sonra burnumu çeker, sonra cebimde annemin özenle katlayıp koyduğu bez mendil olduğu halde, önlüğümün koluyla burnumu siler ve cevabı yazardım. Birçok arkadaşım bu özelliğimi bilir ve “burnunu sildi, cevabı biliyor” diye takılırdı.
Başa baş geçen yarışmada son soruydu. Sorunun alanı Fen Bilgisi’ydi.
Binalarda kullanılan elektrik tesisatının güvenliğini sağlayan cihazı sormuşlardı.
Öğretmenimizin o konuyu girişteki saat ve üzerindeki sigortayı göstererek anlattığı günü anımsadım. Sayacın üzerindeki seramik bir kapağı bükerek çıkarmıştı. İçinde huni gibi bir başka parça vardı, sivri ucu da yuvarlak arkası da metaldi. O parçayı önce boş taktı. Ampullere artık elektrik...