Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tartışılırken, en sakıncalı yanının bu kadar çok yetkisi olan bir Cumhurbaşkanı'nın “siyasi partiye üye/yönetici olması” olacağını yazıp söylemiştim. Ne yazık ki haklı çıktım.
Recep Tayyip Erdoğan, yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı olarak AK Parti Genel Başkanı sıfatını korudu ve ne yazık ki “AK Parti Genel Başkanı” şapkasıyla “Cumhurbaşkanı” şapkasını sürekli karıştırdı, karıştırmaya da devam ediyor.
Erdoğan'ın şapkalarını karıştırma durumu sadece kürsüden muhalefet partilerini hedef tahtasına koymasıyla, o partilerin seçmenlerini incitmesiyle gerçekleşmiyor, aynı zamanda farklı partilerin seçmenlerini cezalandıran icraatlarıyla da karşımıza çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 Aralık 2021 günü AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı'nca Ankara/Kızılcahamam'da düzenlenen “Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı”na katılmış ve “Hiçbir ayrım yapmadan hizmet eden, eser üreten, yatırım yapan her belediyeyi destekledik, destekliyoruz” dedi.
Bu toplantıya ve taahhüde ilişkin çok şey söylenebilir ama biz öncelikle şu iki unsura dikkat çekmek zorundayız:
– Bir ülkenin Cumhurbaşkanının, (her belediye aynı zamanda bir kamu kurumu, her belediye başkanı halkın oylarıyla seçilmiş bir kamu görevlisi olmasına karşın) sadece bir partinin belediye başkanlarıyla bir araya gelmesi zaten tuhaf bir durum.
– “Her belediyeyi destekledik, destekliyoruz” sözü geçerliyse Cumhurbaşkanı belediyeler arasında “iktidar” ya da “muhalefet” belediyesi diye ayrımcılık yapmaz.
Biliyorsunuz, 11 Büyükşehir Belediyesi de dahil, bir çok muhalefet belediyesi var ve 40 milyon kişi (ülke nüfusunun yarısı) muhalefet partilerine mensup insanların “Başkan” olduğu kentlerde yaşıyor.
Bu belediyeler, zaten yurt içinde kaynak bulmakta zorlanıyorlar. Kamu bankaları bu belediyelere kredi vermediği gibi bu belediyelerin dışarıdan bulduğu kredileri dahi eski alacaklarına karşı yandaş müteahhitlere aktarabiliyor.