Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tekrar cumhurbaşkanı olma konusunda yaptığı açıklamayı görmüşsünüzdür. Aynen şöyle dedi:
“Türkiye 2018 seçimleri ile yeni yönetim sistemine geçti, yani bu bakımdan, kronometreyi sıfırladı. 2018’de seçilen cumhurbaşkanı, yeni sistemin ilk cumhurbaşkanıdır.”
“Sıfırlama” deyince aklınıza ilk neyin geldiğini tahmin ediyorum ama o olaydaki sıfırlama aslında “kurtarma” olduğundan ben o konuyu kastetmemiştim.
Peki neyi mi kastettim?
Arz edeyim:
Malumunuz Anayasa'mız “Bir kimse ancak iki defa Cumhurbaşkanı olabilir” diyor.
Bakın “eski sistem” ya da “yeni sistem” demiyor!
“Şu sistemde” ya da “bu sistemde” demiyor!
“Şu tarihte” ya da “bu tarihte” demiyor!
“Şu kimse “ ya da “bu kimse” de demiyor!
Hani o reklamdaki kavruk çocuğun dediği gibi, “düm dük” (doğrudan) herhangi bir kimsenin ancak iki defa Cumhurbaşkanı olabileceğini söylüyor.
BU BİR KURAL!
Hem de Anayasal bir kural!
Değişmediği sürece, sadece Erdoğan için değil, geçmişte ve gelecekte Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmiş ya da üstlenecek herkes için geçerli.
(Üstelik bu kuralı Erdoğan ve arkadaşları koydu, referandumda da millet onayladı.)
2014 ve 2018'de iki kez seçilerek bu görevi üstlenmiş Erdoğan bu kural gereği bir daha aday olamaz.
Olabilmesi için tek şart var: TBMM'nin “seçimleri yenileme kararı” alması.
Gelin görün ki Erdoğan ve adamları, bu kuralın etrafından dolanmak için yazının başında anlattığım “sıfırlama” teorisini geliştirdiler.
Teoriye göre Anayasa'nın 101'inci maddesindeki “kimse” aynı “kimse” (yani Erdoğan) olsa da “Cumhurbaşkanı” aynı “Cumhurbaşkanı” değilmiş.