Gerçekten de kıt imkanlarla, doğru strateji ve taktiklerle
yürütülen ve kazanılan bir savaş, ancak kurumsal, gelenekleri olan
bir kurmay subay aklının ürünü olabilir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bu aralar
dönüşmeye çalıştığı profesyonel ordu, aslında
Atatürk’ün kastettiği türden bir subay savaşını
verebilecek bir subay ordusu olacak. Kulağa garip gelebilir ama
daha dinamik, acil müdahale kapasitesi olan, az imkanla çok iş
başarabilen (asimetrik bir güce sahip) düzenli bir ordudan söz
ediyorum. Peki TSK’nın bu dönüşümü planlandığı gibi ilerliyor
mu?
Bunun da iki önemli nedeni var:
İlki FETÖ belasının bertaraf edilmesiyle ortaya çıkan kurmay açığı.
Yani geçici olsa da yapısal bir sorun.
İkincisi ise Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, sadece
çok iyi tanıdığı, güvendiği subaylarla çalışmayı tercih etmesi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan “Bir yıl
içinde orduda tek FETÖ’cü bırakma” talimatı alan
Akar’ın “tanıma ve güvenme”
kıstasıyla hareket ettiği ortada.