Bizim ilkokul Atatürk İlkokulu’ydu. İlçenin aşağı tarafındaydı ve öğretmen lisesine iki kilometre uzaktaydı. Okulda toplanırdık. Önde bayrak, onun hemen arkasında Atatürk’ün resmini taşıyan arkadaşlarımız yürürdü. Kırmızı üniforması ile bando şefi onları takip ederdi. Şefin komutlarıyla bando takımı trompetlere vurmaya başlardı. Ritme uya uya, marş söyleye söyleye o iki kilometreyi yürümeye başlardık. Eskişehir’e İzmir’e Çanakkale’ye, Tınaztepe’ye belki hiç gitmemiştik ama isimlerini, önemlerini o marşlardan öğrenmiştik.