Sokak sokak dolaştık Kayseri’yi. Talas’ı, Büyükşehir Belediyesi’nin ayağa kaldırıp “Kayseri Mahallesi” adını verdiği eski kayseri evlerini...
Abdullah Gül Müzesi yakın siyasi tarihimize ayna tutuyor. Ünlü Kayseri Lisesi’nin taş mektep formundaki binasında açılan Milli Mücadele Müzesi’nde, Sakarya Meydan Muharebesi’ne katılmaya giden ve şehit düştükleri için 1921’de almaları gereken diplomaları alamayan Mehmetçikleri andık. Yunan ordusu Sakarya nehrini geçmeyi başarsaydı TBMM’nin Kayseri Lisesi’ne taşınacağını biliyor muydunuz? Lisi binasında TBMM Kürsüsü bile hazırlanmış.
Bilim Müzesi, henüz dünyadaki emsalleriyle yarışacak seviyeye gelmese de hem Türkiye, hem kayseri için büyük bir adım olmuş.
6 BİN YILLIK TARİHİ MİRAS
Kayseri’de müthiş bir tarih mirası var. Hem Bakan Özhaseki hem Başkan Çelik birkaç kez hatırlattı. Kayseri’de 6 bin yıllık ticaret tabletleri bulunmuş. İlk ticari sözleşmeler, ilk senetler, ilk ticari kurallar, o tabletlerin üzerine çivi ile kazılmış. Kayserili deyince insanın aklına ilk gelen iki sözcüğün “iyi tüccar” olması bu genetik mirastan olabilir mi ne dersiniz?
Selçuklu eserleri, neredeyse şehrin her yerinde karşınıza çıkacaktır. Türkiye’de sadece Kayseri’de bulunan Selçuklu Müzesi, bu dönemin iyi bir özeti gibi. Selçuklu öncesinden kalan, korunmuş miras da dikkat çekici. Örneğin Kayseri’deki Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi’ni daha önce görmemiştim. Gregoryan Kilisesi’nin temellerinin atıldığı Ermeni ulusunun kutsandığı bu kilise için, Kilise Vakfı ile Büyükşehir Belediyesi büyük emek harcamış. Yılda 2 kez ayin için Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından gelenlere ev sahipliği yapan Kilise’nin daha da güzelleşmesi için Büyükşehir Belediyesi çalışmalarını sürdürüyor.