Sizin hiç kardeşiniz öldü mü?
Benim öldü.
Daha 11 yaşımdaydım. Abimle birlikte Kars/Susuz'daki okulda yatılı okuyorduk.
O gün bizi öğle yemeği için eve gönderip, hafta sonu evde kalabileceğimizi söylediler.
Evimize 300 metre kala, karşılaştığımız komşumuz bizi yoldan geri döndürüp halamın evine götürmeye çalıştı. Çok ısrar edince bir terslik olduğunu anladık.
Bir yaş küçük olan kardeşim Mehtap menenjit olmuş, uzun bir süredir Erzurum'da tedavi görüyordu. Kesin Mehtap'a bir şey olmuştu.
Önündeki kalabalığı görünce eve doğru koştuk. Kapının önünde yeşil
çadır kurulmuştu. Kadınlar içeride ağlaşıyordu. Annemi göremedim,
babam ise duvarın dibinde çömelmiş, iki elini başının arasına almış
hareketsiz duruyor, ağlıyordu. Bizi görünce doğruldu, bize sarıldı,
üzüntüsünü çaktırmamaya çalıştı.
Kolunun arasından sıyrıldım ve çadıra doğru koştum. Kardeşimi görmek istiyordum. Bir kadın kolumdan tutup içeri girmemi engelledi. O sırada kardeşimin sadece siyah saçlarını görebildim.
Daha sonraları, babamı defalarca teneffüslerde sınıfta kalıp başını iki elinin arasına sıkıştırıp o siyah kaplı not defterinde (aynı zamanda öğrencisi olan) Mehtap'ın sayfasına bakarak ağlarken yakalamıştım. Gözyaşlarından olsa gerek o sayfadaki yazıların mürekkebi okunmayacak şekilde dağılmıştı.
Biz toparlasak da annemle babamın yaşadığı evlat acısı hiç bitmedi. O acının ne büyük olduğunu yıllarca şahit olduk.