Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay’ın Gezi Davası dosyası ping pong topu gibi yargı kuruluşları arasında zıplamaya devam ediyor.
Yerel Mahkeme-Yargıtay-AYM-Yerel Mahkeme-Yargıtay-AYM-Yerel Mahkeme aşamalarının ardından top bir defa daha Yargıtay’ın önüne atıldı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi muhtemelen dosyayı 2 Ocak 2023 Salı günü önünde bulacak ve aynı gün sonuçlandıracak.
★★★
Normal bir hukuk devletinde ve normal bir ceza davasında Yargıtay’dan çıkacak karar üç aşağı beş yukarı tahmin edilebilirdi.
Ancak Yargıtay’ın bu defa nasıl bir karar vereceğini kestirmek zor.
Normal bir fikir yürütmeyle şunu söyleyebiliriz:
“Koşullardan hiçbiri değişmediği için Yargıtay da kararında direnir.”
Zira hiçbir onarım ya da değişiklik söz konusu olmadan aynı tuşa defalarca basıp farklı sonuçlar beklemek delice olur.
Düşünsenize bir defa:
Yerel mahkeme hep aynı kararı verdi.
Yargıtay hep aynı kararı verdi.
Anayasa Mahkemesi hep aynı kararı verdi.
Bundan sonra herhangi biri kararını değiştirirse “ne oldu da karar değişti” gibi cümleler birbirini izleyecek.
Haliyle kararı verecek olan Yargıtay 3. Ceza Dairesi de kendi içtihadının arkasında durmak isteyecektir.
Peki Yargıtay aynı kararda direnirse ne olur?
Büyük ihtimalle dosya ping pong topu gibi sekmeye devam edecek.
Bunun literatürdeki adı “kısır döngü”dür.
Bir tür çıkmazdır ve söz konusu olan yargı sistemi olduğundan bu doğrudan bir “Yargı krizidir”.
Yargı da devlet aygıtını oluşturan üç önemli güçten biri olduğundan aynı zamanda bir “devlet krizidir”.
★★★
Bu konuyu çok araştırdım. Adalet Bakanlığı’ndan, Yargıtay’dan, AYM’den, Savunma Makamı avukatlardan çok dinledim ve şu kanaate vardım: