Cuma günü, hizmet tespiti davalarında hak düşürücü süre
kavramından söz etmiştik.
Okurumuz, işverenin, sigortalılığa ilişkin bildirimleri gerçek
çalışma süresini kapsar biçimde yapmadığı, senede birkaç gün için
sigortalılık bildiriminde bulunduğunu aktarmış ve bu durumda hizmet
tespiti davası açıp açamayacağı sorusunu yöneltmişti.
Bu konuda Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu bir kararı
paylaşmıştık. (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/18906 E. 2017/1644
K. 02.03.2017 T.) Ancak konunun önemine binaen bu konuda biraz daha
ayrıntıya girmek gerekmekte.
Hizmet tespiti davalarında hak düşürücü süre öngörülmüştür. Bu süre
kural olarak tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan
başlayarak 5 senedir. Bu sürede açılmayan bir hizmet tespiti
davasında hakim, kendiliğinden hak düşürücü sürenin geçtiğini
dikkate almak ve davanın bu nedenle reddine karar vermek
durumundadır.
Hizmetin kesintili olarak bildirilmesi ise özel bir durum arz
etmektedir. Sigortalı çalışmaların Kuruma (SGK) kısmen bildirildiği
durumlarda, eksik bildirimlere yönelik açılan davada hak düşürücü
süre işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2004/21-369 E. 2004/371
K. 23.06.2004 T.).
Bildirim yapılan süreler arasında kalan zaman dilimleri bakımından
hak düşürücü süre işlememektedir.
“Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01/10/1990-29/02/1992 ve
01/09/1992-30/06/1997 tarihleri arasında davalı işyerinden
bildiriminin yapıldığı, 30/06/1997 tarihinden sonra bildiriminin
bulunmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, 01.10.1990 ile
29.02.1992 ve 01.07.1992 - 30.06.1997 tarihleri arasında kalan
dönem yönünden verilen karar doğru olup 01.11.1997 - 30.0...