Değerli dostlar, değerli okuyucular…
Geçtiğimiz seçim döneminde ülkemizde milliyetçiliğin tekrar yeşerdiğine şahit olduk.
Aslında bu necip milletin kodlarında, hücrelerinde milliyetçilik hep var. Çeşitli etnik köken ve inanışlardan oluşan bir millet olduğumuz doğrudur. Fakat Cumhuriyetimizin kahraman kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de ifade ettiği gibi, “Kendini Türk gibi hisseden herkes Türk’tür.” Türk kavramı aynı zamanda bir üst kimliktir. Bu coğrafyada yaşayan, bu şanlı bayrağın gölgesinde yaşayan herkes Türklük şemsiyesi altındadır.
Elbette bizim milliyetçilik anlayışımız Peygamber Efendimiz Muhammed S.A.V’ın, "Arap olanın Arap olmayana üstünlüğü yoktur" düsturu ile eş değerdir. Bizim için de Türk olmak bir üstünlük değil, Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhar olmanın şerefidir, yani şeref duyuyoruz.
Bin küsür senedir Türk bayrağı altında Allah’ın davasının yeryüzüne yayılması mücadelesi bizler için bir şereftir.
Dolayısıyla ben de diyorum ki ne mutlu Türk’üm diyene. Ne mutlu kendini bu millete ait hissedene. Ne mutlu bu millet ile akraba olana. Ne mutlu bu millet ile aynı topraklarda kardeşçe Kurtuluş Savaşı verenlere. Ne mutlu soyu Kürt, Arap, Çerkez, Laz olsa da Türk bayrağı altında gururla yaşayana. Türk devletinin bekası için, şanlı Türk bayrağı için canını feda edebilecek asalette olabilenlere.