Daha doğrusu, düşündüklerimi yeniden gözden geçirme gereğini duyurdu.
Biri, Hıfzı Topuz’un yazısı*, diğeri de Selçuk Altun’un ‘32 Şairin İmzaladığı Kitap’** başlıklı yazısı.
Hıfzı Topuz, yazarların çoğunun karşılaştığı soruyu bize iletiyor:
“İmza günlerinde okuyucularım bana sık sık, ‘Hıfzı Bey anılarınızı yazmayacak mısınız diye soruyor. Ben de yazdım ya, diyorum: ‘Parisli Yıllar’, ‘Eski Dostlar’, ‘Elveda Afrika’, ‘Hoşça Kal Paris’, ‘Gülümseyen Anılar’, ‘Ardından Yıllar Geçti’ (Söyleşi), ‘Paris 1968’, ‘Nişantaşı Anıları’, ‘Gizli Aşklar’.
Bunlar birer anı kitabı değil mi?”
Nedense çoğu okur, anlatılan anıların biraz daha derinlerdeki detaylarını okumak istiyor. Bir serüven gibi... Oysa insanların söylemek istemediği, yazmak istemediği kendine kalması gereken anılar da olmalı.