HÜRRİYET KİTAP SANAT yayın hayatına başlayalı bir yıl olmuş.
Daha ilk sayısında bir ek olmadığını, bağımsız bir kitap sanat
dergisi olduğunu göstermişti. İlk sayısıyla estetik rüştünü ispat
etti.
Sanatla büyük bir tutkuyla, müzikle bir icracı olarak ilgilenen
Sedat Ergin, o dönem gazetenin genel yayın yönetmeni olarak
gerçekten toplumun ihtiyacının ne olduğunu doğru tespit etti ve bu
tespit doğrultusunda da bir dergi içeriğinin planını çizdi.
Türkiye’de kitap, sanat konusunda bir önyargımızı gideremedik.
Hangi yeni proje ortaya konulsa, bir inkâr korosunun hemen sesi
yükselir, bizde tutmaz diye.
Ben daima, siz kimsiniz sorusunu sorarım, elbette cevabını da
alamam.
Arz edilmeden talep konusunda fikir beyan etmede üzerimize
yoktur.
Son yıllarda kitap yazılarının yer aldığı dergiler çıktı. Ama bir
ülkenin, sanatı, kültürü, edebiyatı sadece çıkan kitapları sunmakla
tanıtılamazdı. Sanatın, edebiyatın bir bütün olduğu gerçeğinden
yola çıktığı için Hürriyet Kitap Sanat tuttu, özel okurunu
oluşturdu.
Günlük gazetelerin sanat sayfalarında sanatın, edebiyatın, kültürün
her alanından bilgiler, haberler, yazılar yer alıyor. Ama yeterli
olamıyor.
Artık okur, daha doyurucu, daha ayrıntılı bilgi istiyor. Kitaplar
yayınlanıyor, tiyatrolar kapalı gişe oynuyor, konserlerin biletleri
kısa sürede tükeniyor, yerli filmler seyirci rekoru kırıyor, okur
bu konularda bilgilendirilmek istiyor.
İşte Kitap Sanat tam bu ortamda, okur beklentisini karşıladı,
okurla doğru kanalda bağlantı kurduğu için de her hafta beklenir
oldu.
Bu dergi çıkmaya başladığında Sedat Ergin de bana değişik türde bir
yazı tarzı önerisinde bulundu.
Şimdiye kadar okuduklarımı, dinlediklerimi, gördüklerimi,
tanıştıklarımı bir anı kıvamında yazmamdı bu.
Bu öneri...