Refik Durbaş yazınızı şiirli kılacak şairlerden biri. İlk okuduğunuzda gündelik yaşamdan bir kesit gibi gelir ama sonradan bütün yaşamı kapsadığını fark edersiniz.
Refik Durbaş’ın yeni şiir kitabının adı ‘Şayeste’.
Kime ithaf etmiş: “Anneme, Şayeste’ye (1923-1966) özlemle.”
Durbaş’ın şiiri yalınlığın ustalığına örnek gösterilecek bir
şiirdir. İlk okuduğunuzda gündelik yaşamdan bir kesit gibi gelir
ama sonradan bütün yaşamı kapsadığını fark edersiniz. Bir
enstantaneden iyi bir şiir çıkarır. Duyguların, acıların,
sevinçlerin bir büyütecidir. Yaşayıp geçtiklerimizi onda okuyunca,
bıraktığı derin izler, kapanmayan yaraları idrak etmeye
başlarsınız. İmge şiirin önemli öğesiyse, Durbaş bunu onaylar:
‘Sığınak’ şiirinden:
“Ufuk çizgisinde bir demet manolyayı
bulutlara saran bir atmaca”
Siz de ondan bir imgeyi alıp kişiselleştirin. Vakitlerden vakit
beğenelim derseniz, ’menekşe vakti’ni seçin.
Aşk kavramı onda yıkık, kavuşamayışların, özlemlerin sığınağıdır.
Soylu bir erotizmdir onunki.
Güncelle aşk nasıl birleştirilir, çağrışımlar nasıl sonsuzluğa
uzanır?
“Kanun hükmünde kararnameyle
hasretin haberi geldi kuş kanadında”
Şayeste
Refik Durbaş
Islık Yayınları Türk şiirinin/şairinin nasıl iyice
okunduğunu, özümsemenin taklit sınırını nasıl aştığını Durbaş’ta
gördüm. Bir geleneğin şiirini yazıyor. O geleneği yeniliyor.
Çiçekleri, onların bizde yaratacağı çağrışımları iyi biliyor ve iyi
kullanıyor. “Perçeminde açan yasemen” diyor.
Her şair kelimelerin ötesinde bir dünya kurar, ressamdır aynı
zamanda, onu duyumsamamız için:
“Gökyüzünde çıplak yürüme ayağına yıldızlar batar
ay utanır kalbim kanar”
‘Şayeste...