ÇOĞUMUZ dinlediklerimizi ses belleğine kaydederiz. Söylerken ya da çalarken, o parça bizde bir değişime uyar, hele müzikçiysek onların etkisinde bizim olan bir ortak tınıya ulaşırız.
Bestecilerin çeşitlemeleri, ses ortaklıkları hep bu anlayışın ürünleridir.
Bazen dinlediğimizin notasını görmeden çalıyorsak, söylersek, kaçta kaçının dinlediklerimize, kaçta kaçının bize ait olduğunu ayırt etmek zorlaşır.
İyi bir müzikçi dinleyicinin verilen kaynaklarla, ses izlenimleriyle bir karşılaştırma yapmak zevkli bir uğraş olabilir.
Mustafa Avşar’ın CD’sinin ilgi çekiciliği? “Acılı Pizza” (1) adlı CD’nin kitapçığındaki bilgiyi okuyalım.
“Kendisi klasik Batı müziği eğitimi almış olan Mustafa Avşar’ın bu ilk caz albümü çalışmasında caz müziğine dair aslında hiçbir eğitimi yoktur.
İlk bestesi ve aynı zamanda albüme ismini veren “Acılı Pizza” dışındaki tüm eserleri dinleyerek transkript ederek öğrenmiştir. Albümdeki caz sololarının bir kısımı Keith Jarrett (Prism), Gonzalo Rubalcaba (Laurita), Otmaro Ruiz (Apres la Pluie), Michel Petrucciani (Rachid) ve Hermeto Pascoal (Bebe) gibi büyük ustalara aittir. Yıllarca keyifle dinlemekten kulaklarına kazınan bu sololar her ne kadar başkalarına ait de olsa, sanki Mozart’ın yazılı sonatlarını yorumlarken aldığı keyif gibi, bu caz ustalarının da fikirlerini (sololarını) taklit edebilmiş olmaktan müthiş haz duyar ve bu albümde de kendi aranjmanları ile birlikte yeniden yorumlar.”