ÖNCE sevgili dostum Oktay Ekşi’ye geçmiş olsun diye başlayacağım yazıya.
Ordulu olduğu, Ordu için çabalar harcadığı için.
Ordulu değilim ama üç kere gittiğim o şehri severim. Ayrıca bana
hemşerilik beratı verdiler, cam içindeki belgemi gazetedeki çalışma
odamda saklıyorum. Ben de kendimi hemşeri sayıyorum.
Acıların sarılmasını, güzel günlere dönmelerini diliyorum.
Gezdiğim, gördüğüm yerlerin sele kapılıp yok oluşunu seyrettikçe
üzülüyorum. Yok oluşun yürekteki acısı çok derin olur.
Ordu’ya ilk kez sevgili arkadaşım Oktay Ekşi ile gittim. Bilirsiniz
o Mesudiyelidir.
Samsun’da uçaktan inip Ordu’ya gidinceye kadar söylediğim türküler,
ondan çok fazla türkü bildiğimi gösterdi.
Orada konserler verildi, gezdim.
İkinci önceki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa
Gül’le gittim. Hanım gazeteciler içinde bir tek ben erkek olarak
bulunuyordum.
Daveti düzenleyen aziz dost Prof. Dr. Mustafa İsen’di.
Kitap Okuma Şenliği için gelmiştik.
O gün Ordu’yu yukarıdan gören, olağanüstü bir manzarayı İsen’le
birlikte çıktığım Boztepe’den seyrettim.
Şimdi bir de teleferik yapıldı.
Töreni oradaki kültür merkezinde yaptık.
Ordu, uzun yıllardır tiyatroyu yaşatan bir kente. Geleneği,
seyircisi olan bir tiyatro.
Zamanın belediye başkanı Seyyit Torun’du.
Sonra da valilikte çay içtik.
EDEBİYAT günleri için de Ordu’ya gittim. Salonda bir konuşma
yaptım, şairler, yazarlar toplandı konuşmalar yaptık.
Kentin yukarısında bir de yazar evleri yapıldı. Bazı yazarlar gelip
burada kalacaklardı, manzaraya bakarak Ordu’yu anlatacaklardı.
Bir kentte bulunan bu evler yalnız bizim yazarlarımız için değil
yabancı y...