Edebiyat dünyasında yazarın, şairin gizlerini keşfetmek tür olarak daha kolaydır. Ama görsel sanatlarda bu kolaylık sağlanamaz. Tevfik İhtiyar’ın ‘Konuştuklarımız’ başlıklı röportajlar kitabı, bu konuda önemli bir anahtar.
Röportajla söyleşi kelimeleri arasında bir fark var mıdır?
Kimilerine göre evet, kimilerine göre hayır. Söyleşinin daha
serbest, doğaçlama bir tarz olduğu kanısındayım. Röportaj ise o
alanı bilen, konuştuğunun yapıtları hakkında fikir sahibi olanların
yaptığı tür.Tevfik İhtiyar’ın ‘Konuştuklarımız’ başlıklı
röportajlar kitabını okurken bu fark üzerine düşündüm.
Önsöz, Mehmet Ergüven’in: “Tevfik İhtiyar’ın içtenlikle yaptığı
söyleşiler bu alanda söz almak isteyen kişiler için fazlasıyla
kışkırtıcı; çünkü kendi deyişiyle hazırlıksız yapılan bu
konuşmaların içerdiği ipuçları nerdeyse satır aralarından önce
gizlenmeye başlıyor, ama konuşmaları çekici kılan da bu doğallığın
sonucu. Belki de bu yüzden ‘Konuştuklarımız’dan hareketle, adı
geçen sanatçılar hakkında yazmaya kalkışanların işi pek kolay
değil: Önemli olanın ayıklanması gereken yeri belirlemek bile başlı
başına bir sorun çünkü.”
44 sanatçı yer alıyor
Bu tespite bir ekleme yapacağım; bu konuşmalar hazırlıksız yapılan
bir çalışma değil. Konuşan bir yazı ustalığıyla, doğallığı kabul
ettiriyor bize. 44 sanatçıyla yapılan konuşmalar, görsel tarihimiz
açısından başucu kitabı olma özelliği taşıyor.
Böylesi konuşmaların önemi, eserin ötesinde yorumları okuduktan
sonra yapıtlarına daha bilgili bakmamızı sağlamalarındadır.
Edebiyat dünyasında yazarın, şairin gizlerini keşfetmek tür olarak
daha kolaydır. Ama görsel sanatlarda bu kolaylık sağlanamaz. Bu
konuşmalar önemli bir anahtar işlevi görüyor. Sonrasında ya o
resme, heykele yeniden bakma gereği duyuyoruz ya da bazılarını
tanımamanın utancını metinlerle gideriyoruz.
Konuşulan sanatçılardan eserlerini bildik...