Geçen salı CKM’de iyi yazar Erhan Bener’i andık. İyi yazarların yuvarlak tarihlerde anılmasının yararına, işlevine inanırım. Çünkü onların yapıtları kuşaktan kuşağa bu toplantılarla aktarılır. Ayrıca yeniden okumalara yol açar.
Gottfried Benn, iki yüzü olan bir heykelden söz etmişti. Bu yazı bana Erhan Bener’i anımsattı, yüksek bir bürokrat ve iyi bir yazar.
Kitaplarını ve hakkında yazılanları yeniden gözden geçirirken, bürokratlığı yüzünden çektikleri ve bunun kitaplara yansıyışı yeniden canlandı belleğimde.
‘Bürokratlar’ı çok kişi okudu, onu popüler yazarlar arasına kattı. Önemli bir kitap bence, meslek hayatının temize çekilmiş, asil bir ironiyle bezeli romanı.
Bu romanın diğer çalışmalarını bastırdığından yakınmıştı. Ahmet Muhip Dıranas da, ‘Fahriye Abla’ şiirinin kendisinin önüne geçtiğinden rahatsızdı. Erhan Bener uzmanı Betül Mutlu’nun doktora tezinden bir bölümü aktarıyorum:
“Biz üç kardeş için de okuyup, babamın deyimiyle adam olmaktan başka (ağabeyi Vüs’at O. Bener’di) bir çıkış yolu düşünülmüyordu. Ailenin bütün kaygısı, bizim eğitimli iyi bir yurttaş olmamızdı.”
Roman nedir? Yazıldığı toplumla ilişkisi nedir? Yanıtı şöyle: “Önce ben bu toplumun bir ferdi olduğumu ve dolayısıyla bu toplumun koşulları içinde devindiğini unutmadan yazıyorum. Hiçbir yazar hiçbir kişiyi ya da olayı nesnel gerçeklere tamamen uyan bir biçimde anlatamaz.”
Erhan Bener, ‘Bürokratlar’ için şu yorumu yapar: “‘Bürokratlar’ yirmi beş yıllık bir çeşit kölelik baskısından kurtuluşun sevincini yansıtır.” Yiğit Bener’in önsözünün son paragrafı, kitap hakkında söylenecek en özlü tespittir: “Bu yönüyle baktığımızda, ‘Bürokratlar’ın belki de en ilginç özelliği, edebiyatçı Erhan Bener’le bürokrat Erhan Bener’i tek potada e...