Geçen Pazar Zonguldak’ta maden işçilerimizle ve aydınlarımızla birlikteydik. Gündüz konferans yaptık, akşam birlikte yemek yedik.
40 yıldır gide gele Zonguldak duyguları yüklendik. O duygular, maden kuyularının derinliklerindeki acılarla doludur, aynı zamanda kuyunun ağzındaki gün ışıklarının aydınlığını taşır.
ZONGULDAK’IN HİKÂYESİ TÜRKİYE’NİN HİKÂYESİ
1980’den bu yana uygulanan Borçlanma Ekonomisinin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Türkiye, artık Üretim Ekonomisine geçmek zorunda. Son 37 yılın Türkiye hikâyesini Zonguldak üzerinden çok iyi öğrenebiliriz.
Zonguldak, Karabük, Bartın illerimizin dağlarının altında toplam 1 milyar 400 milyon ton taş kömürü yatıyor. Türkiye’nin ihtiyacı yılda 40 milyon ton. Bu kömürün 3 milyon tonunu Türkiye’de üretiyoruz, 37 milyon tonunu dışardan alıyoruz.
Sizin anlayacağınız 35 yıllık kömürümüz Zonguldak’ta dağın altında. Ancak Türkiye o kadar zengin ki gidiyor Güney Afrika, Rusya, Ukrayna, Kolombiya dağlarından çıkartılan kömürü satın alıyor. Yüksek faizle borçlanarak, denizlerin ve Okyanusların ötesinden taşıyoruz o kömürleri. Böylece Güney Afrika, Rusya, Ukrayna ve Kolombiya’daki madencinin iş güvenliğini sağladık. Zonguldak, Karabük ve Bartın işçisini ise işten attık. 1990 öncesinde Zonguldak’ta 55 bin işçinin çalıştığı zamanları hatırlıyoruz. Bugün çalışan yeraltı yerüstü işçisi 7 bin çevresinde.
Pamuğun, pancarın, tütünün, sığırın, koyunun,