Türkiye-ABD savaşındayız. Washington-Ankara trafiği, bu savaşın
içindeki gidiş gelişlerdir.
Kimilerinin umurunda değil, hatta yenilginin pususuna yatanlar bile
var. Ancak bu savaş, Türkiye’nin geleceğini belirleyecektir.
Bağımsızlık, bütünlük, yurtta barış, üretim ekonomisi, aydınlanma
ve laiklik, komşularla barış, hukuk devleti, demokrasi ve özgürlük,
Kemalist Devrimin tamamlanması, Türkiye’nin dünyadaki yeri, hatta
Anıtkabir’in bahçesindeki çiçeklerin geleceği bile bu savaşın
sonucuna bağlıdır.
28 ŞUBAT DAVASININ BUGÜNKÜ MEVZİLENMEDEKİ YERİ
28 Şubat süreci, başlangıçta FETÖ-Çiller ittifakını hedef almış,
daha sonra Türk Ordusu ile ABD arasında karşılıklı meydan
okumalarla devam etmiştir. 2000 yılında 28 Şubat’ın muhasebesini
yaparken şu saptamada bulunmuştuk:
“28 Şubat sürecinde, Fetullahçılığın Cumhuriyete karşı tehdit
olduğunun saptanması, belirleyici önemdeydi. Çünkü Fetullahçılık,
doğrudan doğruya Washington’dan yönetilmektedir ve Amerikan
emperyalizminin bölgeye yönelik stratejisinin vazgeçilmez
araçlarından biridir. Fetullahçılığı hedef alan kuvvet, sadece
Ortaçağla değil, aynı zamanda ABD’yle hesaplaşma, yani Kemalist
Devrim rotasına girmiş demektir. 28 Şubat, böyle bir programla yola
çıktığı içindir ki, ABD ve işbirlikçileriyle karşı karşıya
gelmiştir.” (Doğu Perinçek, 28 Şubat ve Ordu, Birinci basım,
Kaynak Yayınları, İstanbul, Nisan 2000, s.11.)
ABD’nin piyonları olan FETÖ ve PKK terör örgütlerini bastırma
mücadelesinin yakın tarihteki kökleri 28 Şubat’ta bulunabilir.
28 Şubat döneminde FETÖ ile el ele tutuşanlar, artık o konumlarını
sorgulam...