Vatan Partili öncülerin özel bir mayası vardır. İşte en halisinden bir Partizan tanımlamak istiyorsanız, Dursun Karadağ ilk akla gelen isimlerdendir.
ANADOLU MAYASI
Birinci sayfadaki resmini Yener Güneş yollamış. Dursun Karadağ,
Anadolu bozkırında sırtında çantası ve bize bakıyor.
Mayası, öncelikle Anadolu mayası. Anadolu’ya sevgisi, uygarlık
tutkusudur. Nevşehir’in, Göreme’nin, Ürgüp’ün, Hacıbektaş’ın,
Kırşehir’in, Kayseri’nin yeraltı kentlerinin hemşerisidir. Size o
kentlerin uygarlığını yaşamışcasına anlatır. O “Güzel Atlar
Diyarı”nın efsanelerinin içinden seslenir size. Testisinde
dağıttığı su, o yeraltı kentlerinin suyudur hâlâ.
Bu toprakların erdemleriyle yoğrulmuştur. Anadolu’nun insan
sıcaklığı, fedakârlığı, paylaşmacılığı, delişmenliği, yiğitliği,
dürüstlüğü, toprağa bağlılığı, çalışkanlığı, hele hele
vatanseverliği, bunların hepsi Dursun Karadağ’ın kişiliğini
oluşturur. Sırtını ona daya ve hiçbir tehlikeden, hiçbir belâdan
korkma artık. Gerçek bir arkadaştır.
FEDAİ MAYASI
Çantası her zaman hazırdır. Çantası olmasa da hazırdır. Yalın
ayağıyla hazır, çıplak sırtıyla hazır. Hazır olmak için hiçbir
şartı yok. Pazarlığı yok, ertelemesi yok, ötelemesi yok, bahanesi
yok, mazereti yok. Zorluk denen şey, aşmak içindir O’nun kitabında.
Zorlukları aşağılamak için yaratılmıştır. Zor işlerin gönüllüsüdür,
yeter ki görev olsun.
Diyelim o görevde, gitmek var ama dönmek yok. Miralay Mustafa Kemal
Bey’in Conk Bayırı’nda ölmeyi emrettiği neferi bilmiyorsanız, işte
o Dursun Karadağ’dır. Gözünü kırpmadan ölüme yürüyen yiğitlik,
ölmez bu topraklarda. O karşılıksız sevgi, o yüce adanmışlık,
Dursun Karadağlarda yaşadı ve bugünlere geldi ve yarınlara gidiyor.
Ölme emrini gözünü kırpmadan yerine getirir ve gerektiği zaman ölme
emrini verecek kararlılık da onun mayasındadır. Ölüme türkü
söyleyerek giden fedaidir.
PARTİ MAYASI
Ve Partinin gelenekleriyle, tecrübeleriyle yoğrulmuş bir can.
Canların canı. Canını Partinin canıyla birleştirmiş. Partisiyle
nefes alan, Partisiyle nefes veren bir yol eri. Bir militan. Bir
disiplin anıtı. Bir görev adamı. Bir örgüt ustası.
Hele Türkiye’nin şu çetin günlerinde, o zorlukların üzerine öncü
karakteriyle yürümenin bilincindedir. Son zamanlarda dilinden
düşürmediği tılsımlı söz: “Sarsılmaz partizanlıkla aşacağımız bir
dönemden geçiyoruz.”
Geçiyoruz o dönemden, kayaları yararcasına geçiyoruz. Bilincimizde
O’nun bıraktığı iradeyle geçiyoruz.
UMUT MAYASI
Çökertme köyünde Hasan Ayvaz’ın yerinde, kayaları günlerce,
haftalarca denizin içinden söküyoruz, çocukların ayağına batmasın
diye. Kayaları taşıyoruz. Dursun Karadağ, duvar örmeyi köyünde
öğrenmiş, kayalarla duvar örüyor. Duvarların içini kayalarla
dolduruyoruz. Yorulmak yok, yılmak yok, elim yırtıldı yok, parmağım
ezildi yok, güle oynaya iş var. “Boşuna yoruluyorsunuz, tatile mi
geldiniz, eziyet çekmeye mi” diyenlere dönüp bakmak yok,
çalışmak var, ter dökmek var. Ayaklara batan kayalar, güneşlenme
platformu oluyor.
Kimse O’nun “Bu iş yapılamaz” dediğini duymamıştır. Kimse O’nun
karamsar bir anına rastlamamıştır. Her gün, her saat, her saniye
iyimserdir. Her zorlukta bir çözüm vardır O’nun için. Kuyunun
dibinde olsa, kuyudan çıkmanın yolunu üretir. Karlı dağlar yolları
kesse, O dağlarda bir geçit arayacak ve bulacaktır. O’nun
bilincinde umutsuz bir durum yoktur. Umudu elleriyle üretir. Umudu
yüreğiyle ateşler. Mayası hakiki umutla yoğrulmuştur.
GÖNÜL MAYASI
Gönül insanıdır. Güler yüzlüdür. Neşe dağıtır eriştiği her
yere.
Eşi Suzan Karadağ’a gönülden ve eşitlikle bağlıdır. Çorba pişirir,
hamur yoğurur, turşu kurar. Çocuklarını şefkatle büyütmüştür. Aile
ocağı, devrimci ocağıdır.
Halkı için, köylüsü için, arkadaşları için sevgi yüklüdür.
Kendisine değil, halkına sevdalıdır. Davaya bağlayan O’nu, Anadolu
insanına duyduğu aşktır. Emekçiye sevgisi, O’nu emek davasına,
vatan davasına bağlamıştır. İradesindeki demirin mayasında, o
sımsıcak insan sevgisi vardır. Bencillikti, kıskançlıktı, kibirdi,
mevki düşkünlüğü idi, görevden kaçmaktı, insanı insana
yabancılaştıran her şey, o sevginin ateşinde erimiştir.
Dursun Karadağ’ı bilenler bilir: O’nun için saplantılar yoktur.
İnsan sevgisi, gerçek sevgisidir aynı zamanda. Gerçeklere
sadakatin, kendi yanlışını rahatlıkla görme erdeminin kaynağında,
hep o halk sevgisi vardır.