Dünyada cephelerin yeniden kurulduğu bir süreçteyiz. Türkiye,
Atlantik kampından ayrılıyor ve Avrasya’daki konumuna yerleşiyor.
Bu süreç, bir mecburiyet, bir zorunluluk!
21. YÜZYILIN UFUKLARI
2000’li yılların başında ABD gördü bu süreci. O zaman CIA’ya bağlı
strateji kuruluşları, “21. Yüzyılın Perspektifleri” diye raporlar
yayınladılar. “Türkiye’nin bu yüzyıldaki konumu Asya’dır”
saptamasını açıkça vurguluyorlardı. O raporu yeniden okuyunuz, 21
Temmuz 2001 tarihinde Aydınlık dergisinde yayınlamıştık.
Türkiye’nin nesnel çıkarlarının Asya’da olduğunu onlar da
görüyorlardı.
Kendilerine göre bir çare ürettiler. Türkiye’yi Avrupa kapısına
bağladılar. Avrupa’nın liderleri, o zaman bunu açıkça söylediler.
“Türkiye, Avrupalı değildir, ama biz ABD’nin dayatmasıyla,
Türkiye’yi aday üye yaptık” dediler. Avrupa kapısında çarmıha
gerdiler bizi.
Başımıza gelenleri biliyoruz, çünkü yaşadık. Borç batağına battık
ve bölünme tehdidiyle yüz yüze geldik. Ergenekonlar, Balyozlar,
FETÖ darbeleri, PKK’nın otorite alanları kurması, Dolar baronları,
faiz lobileri, tarikat rantçıları, hep bu sürecin acı meyvaları. Ve
ekonominin geldiği noktayı artık günlük hayatımızda
yaşıyoruz.
WASHINGTON’UN POLİTİKASI
Washington’un politikası, artık Türkiye’yi kazanmak değildir. Açık
açık vurguluyorlar: ABD’nin strateji kuruluşları, tehdit
sıralamasında “Türkiye’nin uyanışını” en başa yazdılar (Stratfor’un
raporu için bkz. Doğu Perinçek, Aydınlık, 16 Aralık
2015).
...