Kemaliye ve İliç komşu ilçeler. Fırat ırmağı üzerinde millî park
düzeni içine alınması gereken bir yöre Kemaliye. UNESCO’nun Dünya
Mimarisi içinde özel bir konum tanıdığı evleriyle, halk edebiyatı,
müziği, oyunları, dünyanın en derin ikinci kanyonuyla ünlü
doğasıyla bir uygarlık coğrafyası…
Oralarda altın aramanın âlemi yok. İnsanı altın, mimarisi altın,
müziği ve oyunları altın!
Bölge halkı tarihten miras eşsiz hazinenin bilincinde ve altın
madeni macerasına başından beri razı değil. Birçok yerdeşimiz isyan
duyguları içinde dersek, gerçeği dile getirmiş oluruz.
Bu konuda bana Kemaliye Harmankaya köyünden Emekli Öğretmen İsmail
Somuncu kardeşimin mektubunu saklamışım.
Niçin daha önce yayınlamadın diye soracak olan yerdeşlerim
karşısında boynum eğik.
Mektubu noktasına virgülüne dokunmadan sunuyorum.
Yerdeşim, Doğu Kardeşim
Çok eskiden köylümüzün herhangi bir derdi-çoru, ya da bir dileği
olsa, dağı aşar, Hotar'ın çeşmeyi geçip, Eğin'e vardığı zaman baba
Sadık Perinçek’e danışarak, derdine derman arardı.
Yıllar önce, merhum Sadık Perinçek'in "Kellek" ile Bağıştaş'tan Taş
Yolu'na gelişini, getirdiği taş delici kompresörle Navrel Köyü'nün
altında, Fırat Nehri kıyısına varışını unutmadım.
O zamanlar on yaşında bir çocuktum. Hiç unutmam; o gün en az 300
kişi dualarla taş delici kompresörü azgın nehrin üstündeki o
kellekten halat takıp çekmişlerdi. Doğduğum o topraklara, Eğin'e
köyüme dair ne zaman bir problemle karşılaşsam, o an Sadık
Perinçek'i hatırlarım.
O günlerden bu günlere en az 60 sene geçti. Ama ilginç; en az 60
sene sonra öz yurdumun toprağıyla, bahçe tarla ve bağıyla ilgili
bir dert ve kaygı karşısında, bu kez yine Perinçek'i... Ama Doğu
Perinçek’i hatırladım. Ve dedim ki:
Öz yurduma,
dağ nehir ve toprağıma,
hem bahçeme hem bağıma...
yönelen bu emperyalist saldırıya
"hayır!..." diye haykıracak acep kimler olabilir?
Olsa olsa bu rahmetli baba Sadık Perinçek'in oğlu Doğu olabilir.
Çünkü Doğu, yıllar önce Gemürgâp'ın kayasını kırıp delip yolu açan
bir dedenin torunudur.
Umudumun yanı sıra,
Kaygılarım sıra sıra...
Ve hepsi de doğduğum o topraklarla; ülkem ile ilgilidir.
Sizden bir şey istiyorum ve umutla bekliyorum:
Benim dedem 1921’de "Eğin Yerli Bölüğü"nde "milis jandarması"
iken, bir eşkıya takibinde, Eğin'e yakın dağlarda, bir yerlerde, üç
asker ile birlikte vurularak şehit düşmüş. Üç şehidi, kekik kokan o
dağların toprağına defnetmişler.
Duydunuz mu?
Eğin'in Abrenk Köyü'nden benim dedem İsmail’le, Ağıl Köyü'nden
Musa'nın, ve Bağıştaş'lı Bayram'ın, kanlarıyla suladığı o toprakta,
şimdilerde, emperyalist talancılar asitle altın arıyor.