Büyük sanatçılar, toplumun yüreğinde soluk alıp verirler.
İnsanlığın kâlp atışlarını doktorlar dinler, yürek atışlarını ise
ressamın renklerinde, bestecinin seslerinde, şairin imgelerinde
bulursunuz.
Tülin Onat, bizim resmimizin ustalarındandır. Renkleri de, toplumun
duyarlılıklarını, acılarını, sevinçlerini, umutlarını yansıtıyor.
O’nun resminde karanlık varsa, o karanlık toplumun karamsarlığıdır.
Güneş doğuyorsa, o güneş içimizden doğan güneştir. Havaî fişekler
patlıyorsa, coşkumuzdan patlıyordur. Ankor tapınağının gizemleri,
yalnız Vietnam’ın, Kamboçya’nın gizemleri değildir, bütün
insanlığın sırlarıdır, Tülin Onat’ın tuvalinde bizim de sırlarımız
olur.
Bu satırları, Tülin Onat’ın Terakki Vakfı Sanat Galerisi’ndeki
“Seçilen Sergisi”nden çıkar çıkmaz yazıyorum.
GÜNEŞİN RENGİ
Güneşin herkese göre bir rengi vardır. Çünkü güneş, zaman boyutunda
rengârenktir, doğarken başka, tepemizdeyken daha başka ve batarken
en başka renklidir.
Güneş, mekândan mekâna yine renk renktir. Denizin ufkunda başka,
bozkırda başka, çölde başka, dağların doruklarında başka, ışıkları
ağaçların arasından sızarken hep başkadır.
Hepimizin şu zor günlerde doğmasını beklediği güneş, Tülin Onat’ın
tuvalinde bizi nar rengiyle ateşliyor. Artık o güneş, hepimizin
güneşi olmuştur. Çünkü o güneşe rengini veren umutlar hepimizin
umutlarıdır. O güneşin ateşlediği emek ve örgütlenme de
hepimizindir.
Güneş, bizim zamanımıza ölçü veriyor. Yerküre güneşin çevresinde
dönerken bizim yıl...