İçine girdiğimiz süreci en iyi şöyle tanımlayabiliriz:
Türkiye, Atlantik sisteminden kopuyor ve Avrasya’daki bağımsız konumuna yöneliyor. Böylece 1945 yılında başlayan Atlantik döneminin sonuna gelmiş bulunuyoruz.
ATLANTİK’TE BÖLÜNME VE BORÇ BATAĞI VAR
Atlantik sistemi, özellikle 1980 sonrasında millî devletimiz açısından yıkım getirdi. Atlantik sisteminde kalmak, borca batmak ve bölünmek anlamına geliyordu. Türkiye, toprak bütünlüğünü ancak Atlantik denetiminden kurtularak sağlayabilirdi. Artık bu sistemin içinde üretim ekonomisini inşa şansı da yoktu. Türkiye’nin millî devleti ile işçi ve çiftçisinden sanayici ve tüccarına kadar bütün millî sınıfları, kendilerine Atlantik sistemi dışında bir hayat alanı bulma mecburiyetiyle karşılaştılar.
TÜRKİYE ATLANTİK KAFESİNDEN ÇIKIYOR
Özellikle bölücü terörün ABD tarafından beslenmesi ve desteklenmesi, büyük bir uyanışa neden oldu. En son FETÖ Darbesinin ezilmesiyle Atlantik Gladyosu devlet içinden temizlendi ve geniş halk kitleleri Atlantik denetiminden çıktı. Atlantik entelijansiyasının her gün “aptal”, “cahil”, “lumpen”, “karnını kaşıyan” diye aşağıladığı Türk milleti, zihnindeki Atlantik zincirlerini kırıyor.
Bu süreç, 2014 Mart’ında Silivri duvarını yıkmamızla başladı. Silivri duvarı, Atlantik sisteminin duvarıydı. Türkiye’nin bölünmesi için, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vatansever komutanlarının ve Vatan Partisi yönetiminin hapse atılması gerekiyordu. Ne var ki, ABD’nin Kürt Açılımı dediği bölme planı yürümedi.