Avrupa’nın en güzel kaçamak duraklarından birisindeyiz bu hafta. Avrupa’nın güney kıyılarında, okyanusu şehirle buluşturan bölgelerden birisi Cascais, kapılarını sonuna kadar aralıyor. Hem sakinliği hem lüksü bir arada tek bir seferde deneyimlemek istiyorsanız, küçücük bir hafta sonu kaçamağı bile aradığınız cevap olabilir, tabii rotanız Cascais’i gösteriyorsa… Eskiden basit bir balıkçı köyü olarak bilinen Cascais, bugün Avrupa’nın en güzel kaçamak duraklarından birisi. Portekiz’in başkenti Lizbon’a yaklaşık 19 kilometre uzaklıkta oluşu, Cascais’i şehir hayatının arka bahçesi haline getiriyor. Uçsuz maviliğe ve eşsiz bir şehre açılan arka bahçeyi keşfetmek için harekete geçme vakti.
PORTEKİZ RIVIERASI
Portekiz Rivierası olarak bilinen bölgeyi keşfetmek için yola şehir merkezini gezerek başlayabilirsiniz. Oldukça mütevazı ve bir o kadar da keyifli bir şehir merkezi sizi bekliyor. Şehir merkezi, hali hazırda şehre etki eden lüksten biraz daha uzak, zira burası eski halini koruyor ve tarihi doku hissediliyor. Bu yüzden şehrin ün saldığı lüks anlayışı şehir merkezinden biraz daha uzaklaştığınızda ve okyanus kıyısına doğru uzandığınızda sizi karşılıyor. Birbirinden lüks ve görkemli villalar, boylu boyunca uzanıyor ve bu yollar, bembeyaz kumlara, eşsiz bir denize doğru son buluyor. Şehrin oldukça küçük olduğunu ve yürüyerek tüm şehri gezebileceğinizi de hatırlatmakta fayda var. Şehrin içinde gezerken Dom Manolo adındaki salaş piliç restoranını sakın atlamayın… Yarım küçük piliç ve patates gerçekten aklınızda kalacak bir lezzet. Fiyatı da oldukça uygun… Güzel bir öğlen yemeği alternatifi diyebiliriz… Denk gelirseniz cumartesi Cascais’in pazarına bir uğrayın derim. Deniz mahsüllerini ve doğal sebze ve meyveleri izlemek çok keyifli. Bu arada pazardaki kasapta kıymanın kilosu 3 Euro…