İstanbul Sanayi Odası (İSO), Türkiye'nin en büyük 500 sanayi şirketinin 2016 yılı gelir tablolarından ve yılsonu bilançolarından derlediği toplu bilgileri yayımladı. Her sene olduğu gibi bu sene de “enflasyon düzeltmesi” ve “kur farkı dağılımı” yapılmamış veriler esas alındığı için hatalı yorumlar yapıldı. Mali tablo hazırlamanın ve yorumlamanın temel amacı firmaların durumunu “doğru ve âdil” bir şekilde ortaya koymaktır. Kabul ediyorum; bu iş sanıldığından zordur. Hatta denebilir ki; hiçbir tablo bir şirketin mali durumunu tam anlamıyla “doğru ve âdil” olarak göstermez. Çünkü “doğru” ve “âdil” takdire bağlıdır. Zaten bu gerekçeyle, yani tablolar yorum farkları içermesin diye, ulusal hatta uluslararası “Muhasebe Standartları” inşa edilmiştir. Böylece, bir firmanın performansı, belli bir yılda diğer firmalarla veya o firmanın cari yıl performansı geçmiş yıllarıyla kıyaslanabilir.
ENFLASYON MUHASEBESİ-DEVALÜASYON MUHASEBESİ
Enflasyon, muhasebenin ölçü birimi olan parayı (mesela TL) çektikçe uzayan lastik metre haline getirir. Hâlbuki ölçünün doğru olması için “ölçü birimi” değişmemelidir. Kayıtların cari/tarihi fiyatla tutulmasından doğan bozuklukları gidermek için bilançoda “enflasyon düzeltmesi” yapılır. Bu düzeltmenin zorunlu olması için son 3 yıllık birikimli enflasyonun yüzde 100'ü veya son yılınkinin yüzde 10'u aşması gerekir. Türkiye'de bir süre uygulanan enflasyon düzeltmesi yapma zorunluluğu, bu iki şart da oluşmadığı için 2005'te kalktı. Ancak Türkiye'de firmaların gelir tablolarının ve özellikle bilançolarının bozulmasının diğer ve daha büyük sebebi olan “devalüasyon” tam gaz devam ediyor. Devalüasyon düzeltmesi yapmak mecburi olmadığı için firmalar tablolarını düzeltilmemiş olarak yayınlıyor. İSO veya onun danışmanları da düzeltmiyor. Sonra oturup, TL'nin değer kaybı dolayısıyla anlamsız hale gelmiş bilanço sayılarını birbirine bölüp yanıltıcı oranlar hesaplıyorlar. Üstelik bu yanlış oranlara dayanarak yanlış çıkarımlar yapıyorlar. Söylediklerine kendileri de inanmıyordur inşallah.