Ege Cansen Sözcü Gazetesi

Denetimden kaçmak

Haberlere göre “Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı” adı altında bir vakıf (?) kurulmasına dair kanun önerisi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçmiş.

13 Haziran 2024 | 1.384 okunma

 Komisyondan geçtiğine göre TBMM’den de geçecek yani “devleti destekleyen” yeni bir tüzel kişilik yaratılacaktır. Vakıf bir özel hukuk müessesesidir. Ne devletten dolaylı veya dolaysız para alır, ne de devletin bir bakanlığa görevini yapması için dolaylı veya dolaysız maddi destek sağlar. Alarko’nun kurucularından İshak Alaton “bir vakıf, iki vâkıftan oluşur” derdi. Birinci vâkıf (a uzun okunacak) kişisel servetinin bir kısmını vakfeden bir veya birden çok gerçek kişidir. Bu, olmazsa olmaz şarttır. Yani ortada vakfeden bir fani yoksa, yaratılan tüzel kişilik bir vakıf olamaz. İkinci vâkıf ise bu vakfın gayesini gerçekleştirebilecek bilgi ve beceriye sahip yöneticidir.

VAKIFLARIN VARLIK NEDENİ

Vakıfların varlık nedeni (raison d’étre) hayır u hasenattır. Yani amaç, zenginlerin toplumun nispeten yoksul kesimine hizmet götürmesi veya güzel işler yapmasıdır. Vakıflar almak için değil vermek için kurulur. Kurucusuna dolaylı veya dolaysız maddi imkan sağlayamaz. Özetle: Devlet kuruluşları veya belediyeler, KİT’ler, BİT’ler veya girişimci tüzel kişiler vakıf kuramaz. Ancak vakıflar, kamunun halkın hayrına yapması gereken sosyal faaliyetin (fakirlere bedava yemek vermek, barınma imkanı sağlamak, eğitim ve sağlık hizmeti sunmak, köpek barınağı inşa etmek ve işletmek vb) bir kısmını üstlenebilir. Asla, birinci vâkıfı devlet ve amacı da devlete hizmet olan “Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı” diye bir vakıf olamaz. Trafik Vakfı da Mehmetçik Vakfı da olmaz. Ama diyeceksiniz ki bunlardan yüzlerce hatta binlercesi var. Ben de diyeceğim ki bunların hiçbiri vakıf değildir. Bu sözde vakıfların amacı ya vergiden kaçınmak ya da seçilmiş veya atanmış kamu yöneticilerinin etkinliğini artırmak için onlara “bütçe kısıtlarına veya Sayıştay denetimine tabi olmadan” harcama yapma yetkisi sağlamaktır. Aslında yöneticinin elini serbestleştirmek kötü olmayabilir. Ama bunun yolu sözde vakıf kurmak olmamalıdır. İdare hukukçuları bu ihtiyaca, vakıf kavramını dejenere etmeden bir çözüm bulmalıdır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bangladeş’in ekonomik mucizesi 22 Ağustos 2024 | 1.517 Okunma Refah azaltan büyüme 08 Ağustos 2024 | 1.309 Okunma Döviz rezervi arttıkça rezerv ihtiyacı da artıyor 11 Temmuz 2024 | 3.027 Okunma Vergi salmak devlete mahsustur 07 Temmuz 2024 | 1.452 Okunma Berlin Bildirgesi 04 Temmuz 2024 | 2.416 Okunma